50. Genişletilmiş İl Danışma Meclisi Toplantısı

Toplantıya, Büyükşehir Belediye Başkanı Yusuf Ziya Yılmaz, İlçe Belediye Başkanları, İlçe Başkanları, İl ve İlçe Kadın ve Gençlik Kolları Başkanları, İl Genel ve Belediye Meclis üyeleri, İl ve İlçe Yönetim Kurulu Üyeleri katıldı.

AK Parti Samsun İl Başkanı Fuat Köktaş toplantıda yaptığı konuşmada; “Çok değerli yol arkadaşlarım, teşkilatımızın değerli mensupları, basınımızın güzide mensupları sizleri sevgiyle, saygıyla selamlıyor,  50. Genişletilmiş İl Danışma Meclisi Toplantımızın ülkemiz, ilimiz ve milletimiz için hayırlara vesile olmasını Rabbimden niyaz ediyorum.

2013 yılını geride bıraktık, yepyeni umutlarla, yepyeni heyecanlarla, yeni bir yılı, 2014 yılını karşıladık. 2014’ün, 2013 ve önceki tüm yıllardan çok daha iyi geçmesini; dünyanın her yerinde, çatışmaların sona erdiği, acıların dindiği, yoksulluğun azaldığı; dostluk, kardeşlik, birlik ve dayanışma duygularının  güç kazandığı bir yıl olmasını bir kez daha Rabbimden niyaz ediyorum.

22 Aralık 1914 – 15 Ocak 1915 tarihleri arasında Osmanlı ordusu tarafından başlatılan Sarıkamış harekâtının başlatılmasının 99. yıldönümüdür. Sarıkamış’tan itibaren Kars da dahil olmak üzere Kafkasya’daki işgali sona erdirmek için başlatılan harekat, maalesef çetin kış şartları nedeniyle arkasında çok hazin bir tablo bırakmıştır. Allahuekber Dağları’nı aşmaya çalışan çok sayıda Mehmetçik cepheye ulaşamadan soğuk ve tipinin etkisiyle şehitlik mertebesine ulaşmıştı.

Bugün Gençlik ve Spor Bakanlığımız öncülüğünde ‘Sarıkamış Şehitlerini Anma Yürüyüşü’ gerçekleştiriliyor. Şühedanın izinde olan binlerce gencimiz, 99 yıl önce Sarıkamış Harekatı sırasında donarak şehit düşen Mehmetçikleri anmak için Sarıkamış’ta bir araya gelecek.

Bu anlamda 99. yıldönümünde Sarıkamış şehitlerimizi bir kez daha rahmetle, minnetle yad ediyoruz.

AK Parti kurulduğu günden itibaren, halkımız için, ülkemiz için hizmet yolculuğuna çıkarken milletimize bir söz verdik, milletimize mahcup olmayacağız dedik, milletimizi mahcup etmeyeceğiz dedik, milletimize, ülkemize hayal kırıklığı yaşatmayacağız dedik. 11 yıllık iktidarımız döneminde hamdolsun bu sözümüzü tuttuk, mahcup olmadık, mahcup etmedik, milletimizi hayal kırıklığına uğratmadık.

11 yıl boyunca ekonomide, demokratikleşmede dış politikada, sosyal hayatta Türkiye'yi ilklerle tanıştırdık, rekorlarla buluşturduk. Tarihi nitelikte reformlarla Türkiye'yi çok farklı bir konuma yükselttik. 11 yılda elde edilen istikrar ve güven ortamı Türkiye’nin büyük atılımlar gerçekleştirmesine sebep olmuş, olmaya da devam edecektir.

2013 yılında Türkiye çok farklı bir Mayıs ayı yaşadı. Küresel finans krizinin etkileri tüm dünyada çok ağır şekilde devam ederken, Mayıs ayında ülke olarak tarihte örneği görülmeyen başarılara, rekorlara imza atıldı. İç politikada, demokratikleşmede, sosyal hayatta, dış politikada, özellikle de ekonomide tarihi nitelikte başarılar elde edildi.

90 yıllık Cumhuriyet tarihimizin en parlak, en umut verici yılını yaşarken, bu başarılara, milletimizin umuduna, ülkemizin istikbaline ve istiklaline yönelik maalesef yıl içinde 2 büyük saldırıya maruz kalındı. Haziran ayında yapılan Gezi Parkı olayları ile 17 Aralık’ta kurulan komplo, Türkiye’nin bu en parlak, en başarılı yılını doğrudan hedef almıştır.  Türkiye üzerinde genişlettirilmek istenilen bu oyun, bu komplo, asla ve asla tek başına hükümetimizi, partimizi hedef alan değil; doğrudan doğruya milletimizi, ülkemizi, vatanımızı, istikbalimizi hedef alan saldırılardı.

Gezi Parkı olaylarında yapılmak istenilen ne ise 17 Aralık'ta da yapılmak istenilen bu oldu.

Gezi olaylarında, ülkemizde güven ve istikrarın oluşturduğu güven ortamı içinde dönen çarkları dönmez hale getirilmek istendi. Bu olaylar dış ülkelerin çıkarlarını, Türkiye'nin iç meselelerine müdahale eder hale getirilerek, faiz ve dövizdeki yükselişi sağlamak amaçlı yapılan bir hareket olduğunu gördük.

Sadece faizin yükselmesinden Türkiye’nin kaybı 2 milyar doları aştı. Bir ülkenin borçlanmada kullandığı faiz oranları yüksekse o ülke kaybediyor, o ülkeye borç verenler de yüksek miktarlarda kazanıyor demektir. 2002 yılında Türkiye bütçesinin yüzde 45'ini faiz ödemesine ayırıyordu, şu anda bütçenin yüzde 13'ünü faiz ödemelerine ayırıyor. Eğer faizler 2002 yılındaki seviyesinde kalsaydı Türkiye sadece faiz yoluyla 642 milyar lira kaybedecekti. Eski rakamla 642 katrilyon. 11 yılda sadece faizleri düşürmenin Türkiye'ye kazandırdığı miktar bu 642 katrilyon lira olurken, birileri de 642 milyar lira kaybetmiş oldu.

Bu büyük miktarda parayı kaybedenlerin istikrarlı, güvenli bir Türkiye istemeleri asla mümkün değildir. İstikrar ve güvenin sağlam olduğu bir ülkede faizler  düşer, enflasyon düşer, üretim, istihdam, ihracat artar, refah artar.

Gezi olaylarında teşebbüs edilip de başarılamayan olaylara, 17 Aralık’ta başka bir kılıf buldular. Bir kaç dosya birleştirilmeye çalışılarak yolsuzluk kılıfı adı altında yapılan bu operasyonda, Türkiye'nin yeniden yarattığı, küllerinden yeniden inşa ettiği bir halk bankasını aslında yok etmektir.

17 Aralık'ta yapılan operasyon, bir yolsuzluk operasyonu değildir aslında, burada farklı maksatlar vardır. Türkiye üzerine bir tasarım yaptılar, bir tuzak hazırladılar, kirli bir oyun kurdular. Yolsuzluk süsü vererek, milli iradeyi, milleti, büyük Türkiye'yi, yeni Türkiye'yi hedef aldılar.

17 Aralık'taki operasyonu yapanlar, Recep Tayyip Erdoğan'ı itibarsızlaştırmak, AK Parti iktidarını zayıflatmak, Recep Tayyip Erdoğan'sız AK Parti, AK Parti'siz bir Türkiye'yi yaratmak için tekrar yola çıktılar.

Siyasi istikrarsızlığın olduğu geçmiş dönemlerde bu güç odakları, istedikleri gibi hükümet devirip, hükümet kurmuş olabilirler.

İstikrarın ve güven ortamının olmadığı o dönemlerde, istedikleri gibi Cumhurbaşkanı , başbakanı kendileri belirmemiş olabilirler.

İstikrarın ve güven ortamının olmadığı o dönemlerde, derin güçler istedikleri vakfı, istedikleri hayır kurumunu, istedikleri partiyi, kapattırmış olabilirler.

Türkiye de kimin para kazanacağına, kimin para kazanamayacağına, karar vermiş olabilirler.

Fakat Türkiye bugün, artık o günkü Türkiye değil.

Bugün Türkiye ekonomisi o günlerden çok daha güçlü. Bugün Türkiye’nin demokratikleşme ve hukuk alanında çok daha güçlü olduğunu görüyoruz.

Çünkü bugün, sermaye sahiplerinin, gazete patronlarının git dediğinde giden bir başbakan yok.

Çünkü bugün, ihtilalcilerin şapkanı al git dediğinde giden, siyasi ömründe 7 defa gittim, 8 defa geldim diye övünen bir başbakan yok.

Çünkü bugün, İsrail ve Amerika hükümetlerinin başkanları ve onları temsil eden kişilerin  git dediğinde, giden bir başbakan yok.

Bugün, Türkiye de milletin içinden çıkmış, Recep Tayyip Erdoğan var.

Bugün, Milletin ta kendisi, Recep Tayyip Erdoğan var.

Bugün, kimsesizlerin kimsesi,  Recep Tayyip Erdoğan var.

Bugün onun yol arkadaşları var, bugün Türkiye var, bugün millet var.

Aziz milletimiz var oldukça, milletimiz Recep Tayyip Erdoğan’a sahip çıktıkça bunu başaramayacaklardır.

Üzülerek ifade ediyoruz ki; bu olayları gerçekleştirmek isteyenler, halkımızın, ülkemizin kurumlarını, polisini, hakimini, savcısını, siyasetçisini, medyasını, sermayesini çok iyi şekilde kullandılar. 27 Mayıs 1960'ta merhum Menderes Hükümeti'ni düşürmek için de işte aynen bu yöntemleri kullandılar. 12 Eylül öncesinde Türkiye'de, hatırlayın, kaos görüntüsü oluşturup işte aynen bu yöntemlerle darbeye zemin hazırladılar. 28 Şubat'ta merhum Erbakan'ı hükümetten uzaklaştırmak için bugün yaptıklarının aynısını yaptılar.

Şu anda işte bu tuzakların bir benzeri sahneleniyor ama bu kez Türkiye, eski Türkiye değil. Türkiye, artık bu oyunları yutmuyor. Türkiye, artık bu tuzakları görüyor. Türkiye, artık bu tezgahları bozuyor. Geçmişte gerçekleri milletten gizliyorlardı ama şu anda bunu yapamıyorlar. Türkiye'de artık istedikleri gibi operasyon yapamıyor, milleti yok sayıp Türkiye'ye istikamet çizemiyorlar.

Aziz milletimiz, neyin ne olduğunu artık çok iyi anlıyor, kimin ne olduğunu çok iyi biliyor. Haklının yanında oluyor, hesabını ertelemiyor, vakti zamanı gelince hesabını sandıkta en iyi şekilde gösteriyor. Sandıkta hesap sorarak hükümetine, iradesine, bağımsızlığına ve ülkesinin geleceğine çok güçlü şekilde yine sahip çıkmaya devam ediyor, etmeye de devam edeceğine yürekten inanıyoruz.

Bunu 21 Aralık'ta Samsun'da başlattığımız ve daha sonra bazı illere de yapılan havalimanı karşılamalarında gördük. Onbinlerin, Başbakan Recep Tayyip  Erdoğan'ı yalnız bırakmayarak dalga dalga gösterdiği bu sevgi seli, her zaman seninleyiz, yanındayız mesajı, hem gezi olaylarını hem de 17 Aralık operasyonunu planlayanlara adeta bir yumruk gibi inmiştir.

Bu anlamda bir kez daha Samsun Havalimanında Genel Başkanımız, Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan'a gösterdiğiniz yakın ilgiden dolayı tüm teşkilatlarımıza teşekkür ediyorum.

AK Parti yolsuzluklara göz yummaz, müsamaha göstermez, zira bunu yaparsa varoluş zeminini ortadan kaldırmış olur. Bizi bugünlere dürüstlüğümüz ulaştırdı, bizi bugünlere dik duruşumuz ulaştırdı. Biz cesur olduğumuz için, Türkiye’ye aşkla, sevdayla bağlı olduğumuz için, eser ürettiğimiz için, hizmet ürettiğimiz için bugünlere ve buralara geldik. Liderimiz dünya lideri olduğu için biz buralara geldik. Bizim mihmandarımız, Kutup Yıldızımız Recep Tayyip Erdoğan olduğu için buralara geldik.

AK Parti'yi bu seviyelere çıkartan, her girdiği seçimden milletinden aldığı desteklerle büyük bir başarı ile çıkan, 11 yıldır bizi iktidarda tutan en başta dürüstlüğümüzdür, emanete olan bağlılığımızdır, yolsuzluklar karşısındaki sert, kararlı, tavizsiz duruşumuzdur. Bundan da asla taviz vermeyeceğiz.

Yolsuzluklara karşı dik bir duruş sergilediğimiz için Türkiye 3 kattan fazla büyüdü.

Yolsuzluklara müsamaha göstermediğimiz için, çalışanların 13,5 katrilyon zorunlu tasarruf borcunu, 3,5 katrilyon Konut Edindirme Yardımını ödedik; ülkemizin 23,5 milyar dolar IMF borcunu sıfırladık, Merkez Bankası rezervlerimizi 136 milyar dolara biz çıkarttık.

Yolsuzluklara göz yummadığımız için, Eğitimde 205 bin 36 dersliğin yapımını tamamlayarak milletimizin hizmetine sunduk. Sağlıkta, 2003-2013 yılları arasında 650 adet hastane ve yeni bina yaptık. 11 yılda toplam 2.243 adet sağlık tesisini ülkemize kazandırdık.

Yetimin hakkını koruduğumuz, Milletin hazinesine sahip çıktığımız için, Türkiye’yi savunma sanayinde büyüttük, dünyada savaş gemisini yapabilen 10 ülkeden biri haline getirdik; Türkiye’yi kendi tankını, helikopterini, savaş gemisini, uçağını, roketlerini, piyade tüfeklerini, kendi uydusunu üretebilen bir ülke  konumuna yükselttik.

Sormak istiyorum yolsuzlukların olduğu bir ülkede bunlar olabilir miydi?

11 yıllık süre içinde 3 genel seçim, 2 mahalli seçim ve halk oylaması yapıldı. Bu 7 seçiminde de milletimizin huzuruna çıktık, hesabımızı verdik ve Allah’a hamdolsun milletimizden her seferinde tam not aldık. Yeni önemli bir sürece hızla yaklaşıyoruz.

30 Mart seçimleri Türkiye'de yeni bir dönemin adeta miladı olduğu bir gün olacak. Allah’ın izniyle yapılan tezgahlar, oyunlar milletimiz tarafından 30 Mart’ta sandıkta bozulacak. 30 Martta yapılacak olan seçimlere Parti olarak iki büyük ve önemli avantajla giriyoruz.

Birincisi seçimlere belediyecilik alanındaki büyük tecrübemizle giriyoruz, ikincisi de bu seçimlere bizi bizden ziyade anlatacak eserlerimizle,  yatırımlarımızla, plan ve projelerimizle giriyoruz.

AK Parti lafla seçime girmiyor. Eserleriyle, projeleriyle seçime giriyor. Ak Parti demokrasinin yerelde başladığına inanmış bunu ilke edinmiş, yerel yola çıkarak geneli hatta yeryüzünü insanlığı kucaklayan bir anlayış sergileyerek yola devam etmiştir. Siyaset anlayışımızda bu var. AK Parti, çatısı altında oluşan tecrübeden istifade ediyor birikimleri paylaşarak el ele omuz omuza en kaliteli hizmeti şehirlerimize sunuyoruz. Ana muhalefet yani CHP belediyecilik nedir bilmez, diğeri de bilmez, ama belediyecilik bizim işimiz. Bunun için Ak belediyecilik anlayışıyla kimse ama hiç kimse yarışamaz.

Büyükşehir Belediye Başkanımız Yusuf Ziya Yılmaz ile birlikte, teşkilat üyelerimiz, il ve belediye meclis üyelerimiz, özel idaresinin yetkililerinde katılımıyla 13 ilçede istişare toplantıları düzenledik. İlçelerimizde nasıl bir strateji belirlememiz gerekiyor, seçim öncesi stratejilerimiz neler olmalı bunları konuşmak için bir araya gelindi.

İlçelerdeki Öncelikli sorunlar, orta kısa vadeli öncelikli sorunları, tam şehir yasasından sonra çalışma sistemimiz nasıl olmalı, zaman kaybetmemek hemen adına bütün ilçelerimizde bu toplantıları düzenledik. Şu anda merkezdeki ilçelerimiz kaldı, bu toplantılarımızı da en yakın zamanda gerçekleştireceğiz.

Bizim amacımız insanlarımıza hizmet etmek. Bütünşehir yasası çıktıktan sonra muhalefetin söylemlerinin aksine ilçelerimiz, mahalleye dönüşen köylerimiz daha hızlı, kaliteli standardı yüksek hizmetle tanıştıracağız.

Bu duygu düşüncelerle 2014 yılı, inşallah, 2013 yılından çok daha iyi, çok daha başarılı bir yıl olacak.

AK Parti'nin sağladığı güven ortamı içinde Türkiye emin ellerde, geleceğe doğru yürüyüşünü kararlı şekilde sürdürecek. Bize bu kutlu yürüyüşte milletimizin duası yeter. Biz bu yolla, milletin duasıyla buralara geldik, öyle yürüdük. Bundan sonra da Allah’ın izniyle milletin duasıyla yürümeye devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.