bafra haber | bafra ajans| bafrahaber | bafra haberleri | bafra
2019-10-20 11:22:05

BİR PAZAR YAZISI

Recep Şen

recep-sen@hotmail.com 20 Ekim 2019, 11:22

Bugün, günlerden Pazar… Her zamanki gibi erken kalktım yine. Dışarıda yağmur başladı. Sonbahar yağmuru… Artık yazı geride bıraktık. Cam kenarına oturdum, uzun süre yağmurun yağışını izledim. Cama vuran yağmur tanelerinin sesine kulak verdim. Sonra camdan aşağıya akan tanecikleri seyrettim. Su, yolunu bulunca ne de güzel akıyor, tıpkı insan gibi, tıpkı hayat gibi. Mesele yolu bulabilmek, yolda olabilmek de…

*

Elimde kalem, masamda beni bekleyen vefalı defterim… Yazmaya koyulmadan önce izninizle ben bir kahve alayım. Pazar sabahı kahve iyi geliyor insana. Kahve içmek insanın üzerindeki sabah mahmurluğunu alıyor, diri tutuyor zihni. Kahve içmenin de bir usulü adabı var tabi. Bir dervişin yolculuğuna benzer kahvenin yolculuğu. Hamlıktan kemalata (olgunluğa) varan yolculuktur bu. “Hamdım, piştim, yandım” deyişi gibi Hz. Mevlana’nın. Neyse kahve sohbetine bir başka yazıda yer veririz. Derin ve de keyifli bir mevzudur bu.

*

Bu Pazar da evdeyim yani anlayacağınız. Okunacak kitaplar var. Eksik kalan mısralar… Demlenmeye bırakılmış şiir beni çağırıyor. Dinlenme ve dinleme vakti. Kış geliyor, ne güzel! Ben severim kış mevsimini. Geceleri de uzundur hem. Uzun gecelerde daha verimli oluyor insan. Tabi bu, bana göre böyle. Herkesin eşref saati farklıdır. Siz ne düşünürsünüz bilemem.

*

Ev güzeldir, yuvadır insana. Sıcacıktır, sarıp sarmalar insanı bir anne şefkati gibi. Evleri de ev yapan zaten anneler değil midir? Evimizin direği, başımızın tacı onlar. Dışarıda gulgule ve hayhuyla süren modern hayattan kaçıştır, sığınaktır evlerimiz. Evin kıymetini bilmek, kutsiyetini ve mahremiyetini korumak gerek. İnsan evini arar ayrı düştüğünde, özler de… Ara sıra seyahatlere çıkıp özlemek lazım evi.

*

Televizyon ve medya iletişim araçlarıyla pek işim olmuyor; olsa da işimi görecek kadar. Hele televizyon ile hiç aram yok. İnsanı aptallaştıran, ağzı açık kendisine baktıran, saatlerce esir eden televizyon yayınlarıyla pek ilgilenmiyorum. İçi boş bir kutu… Kültür ve sanattan uzak. O yüzden aram yok, bana verecek bir şeyi de yok doğrusu.

*

Bugün abonesi olduğum iki edebi dergi ve yeni aldığım bir şiir kitabı var onları okuyacağım. Okurken de kısık tonda türküler bana eşlik edecek. Dergilerin benim dünyamda ayrı bir yeri var. Hem kutlu bir emeğin ürünü hem de edebiyat ve sanat dünyasıyla aramızda elçi. Fikir ve sanat öksüz, şiirler yetim, türküler garip... Onları öylece bırakmak olmaz. Okumak, desteklemek, gönül vermek lazım. Benim gündemim böyle bugün. Akşam üzeri belki birkaç dostla buluşur çay içer, muhabbet ederiz. İyi ki muhabbet edecek birkaç güzel insan var yoksa çayların da eski demi kalmadı.

*

Tatil gününü dinleneceğim diyerek boş geçirenlerden olmayalım. Mutlaka kendimizi dinlendirecek etkinlikler planlamalıyız. Tatil diye öyle öğlene kadar uyumak, tembel tembel durmak, boşa vakit geçirmek olmaz. Aman ha bu yanlışa düşmeyin. Benden söylemesi dinleneyim derken stres ve mutsuzlukla günün sonunu getirirsiniz. Peşine bir de pazartesi sendromu… Yazık, ruhunuzu yormayın.

*

Birçok şeyi erteliyoruz hayatımızda. Bu yüzden de birçok güzel iş geri kalıyor. Okuyacağımız kitaplar, derinlemesine araştıracağımız mevzular, yazmayı düşündüğümüz öykü veya şiirler, sevdiklerimize onları sevdiğimizi ifade eden cümleler, dost ziyaretleri, iyilikler, görmeyi çok istediğimiz şehirlere seyahatler… Ne de çok şey varmış ertelediğimiz! Peki bu ertelediğimiz güzellikleri hayata geçirmek için vaktimiz var mı? Hayat bu kadar uzun mu? Daha yeni uğurlamadık mı en yakın dostumuzu ahiret yolculuğuna? Onun için iyilik ve güzellik adına ne varsa ertelemeyin. Gönlünüze düşeni hayata geçirmeye gayret edin. İşlerinizi önem sırasına koyun, planlayın. Bakın hayattan ne kadar zevk alacaksınız! Kadim söz kulağınıza küpe olsun: “Dem bu demdir, dem bu dem!” Yaşadığımız şu andan başka bir zamanımız olmayabilir. Elimizdeki güzel işi, söyleyeceğimiz güzel sözü, yazacağımız şiiri şimdi yazalım, bir daha zaman bulamayacağız! Dem, bu dem!

*

Üzerimizdeki ataleti, mahmurluğu ve gafleti atalım. Pazar günleri belki de en bol vaktimizin olduğu zaman dilimleri, iyi değerlendirelim. Bizde tatil kavramı, dinlenme kavramı yanlış

anlaşılmaktadır. İnsan bir işten diğer işe geçiş yaparak da pekala dinlenebilir. Mesela gün boyu fiziksel aktivete sizi yorduysa, ara verin bir kahve için gazeteden bir köşe yazısı, dergiden ruhunuzu dinlendirecek bir edebi makale okuyun ve kalkın hayatınıza kaldığınız yerden devam edin.

*

Modern hayata pek aldırmayın bence. O nasıl yürürse yürüsün kendi argümanları ve dünyalıklarıyla. Siz kendi gündeminize, gönlünüzden doğan güzelliklere göre yaşayın. Hayatı ucundan tutarak değil, kavrayarak yaşayın. Hz. Mevlana’yı dinleyin can kulağıyla, bakın ne diyor: “Aziz dost! Sen, tek bir kişi değilsin; sen bir âlemsin! Sen derin ve çok büyük bir denizsin. Ey insan-ı kâmil! O senin muazzam varlığın, belki dokuz yüz kattır; dibi, kıyısı olmayan bir denizdir.”

*

Hayat kısa, bu kadar tûl-i emel insana çok fazla. Hani canım sıkılıyor diyorsun ya işte senin canını sıkan şey bu tûl-i emel. Bitmek bilmeyen isteklerinin sonu yok, yetişemezsin zaten onlara. Yerine getireyim desen bir ömür yetmez. Seni yormaktan, canını üzmekten başka hiçbir şeye yaramaz o bitmek tükenmek bilmeyen isteklerin. O zaman seni hoşnut edecek, mutlu kılacak, huzurlu kılacak bir başka şey olmalı, onun peşine düş.

*

Yazıyı kısa tutalım derken yine iki sayfayı geçtik. Hakkınızı helal edin. Güzel vaktinizi daha fazla çalmayayım. Burada noktayı koyalım. Ben de yazımı bilgisayara geçip, e-postayla Bafra Ajans’a göndereyim ki, sizler de okumuş olun. Her ne olursa olsun hayatın keyfini çıkarmaya çalışın. Kalın sağlıcakla.

*

ŞİİR FALINDAN:

Malı mülkü bırakıp, sonunda gideceksin,

Ya nedir dünya için, fani dünyadan murad?

Avnî (Fatih Sultan Mehmet)

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.