24.12.2018, 15:30

ŞİİRLERDE BUL BENİ

Değerli okurlarım, izniniz olursa yazıma bir duyuru ile başlamak istiyorum. 21 Aralık 2018 tarihi itibariyle yeni şiir kitabım “ŞİİRLERDE BUL BENİ” Kırmızı Çatı Yayınlarından çıktı. Biz gönlümüzün sesini satırlara döktük. Takdir siz kıymetli okurlarımızındır. İnşallah 28 Aralık 2018 Cuma günü akşam saat 17.00 ile 21.00 saatleri arasında Bafra Eflatun Kitap Kafe’de imza günümüz olacaktır. İmza günümüze davetlisiniz. Eğer çok önemli bir işiniz yoksa gelin birlikte şiir okuyalım.

              

Sevgili dostlar, elimize alıp okuduğumuz sayfalar dolusu kitapta anlatılanları şair bir mısraya sığdırıverir bazen. Hatta bir mısrayla hayatın anlamını özetleyiverir bize. Bunu yaparken de bizi can evimizden yakalar, bırakmaz. Öyle ki, şairin o mısrası bir ömür dilimizden düşmez, mısrayı berceste olur. Şiirin böyle bir büyüsü var.

              

Şiirin doğduğu, olgunlaştığı yer şairin gönlüdür. Bir gönülden diğer bir gönle yolculuğun adıdır şiir belki de. Gönül almak, gönül vermek her işin başı… Şair gönül insanıdır. Güzel bir şiirde şairin hissettiklerini biz de farklı bir şekilde hissederiz. Şiir, şairin olmakla beraber okur da artık bu duygu sağanağının içinde bulur kendini. Bu anlamda şair iki gönül arasında elçidir. O yüzden iyi bir şiirden daha etkili sanat eseri olamaz. Hangimizin güzel bir şiir karşısında gönül teli titremez ki? Duygu ve düşüncelerimiz değil mi zaten bizi birbirimize yakınlaştıran? Duygu ve düşünceden ibaret olan insanın heyecan, ürperti, sevinç ve üzüntü gibi en kesif ruhi dalgalanmaları şairin şiirinde kendini gösterir.

              

Şiir, insanlık tarihi kadar kadim bir geçmişe sahiptir. İnsanlığın her döneminde gündemde olmuştur, olmaya da devam edecektir. Çünkü şiirin konusu, özü insandır. İnsani duygular var olduğu sürece şiir de var olacaktır.  Gönül zenginliği ne büyük nimet, şükürler olsun Allah’a! Şiirlerimiz hakkın, hakikatin, muhabbetin sesi olsun hep, şairlerimiz hiç susmasın.

              

Şiir kitapları satmıyor diyenlere bir hatırlatma yapalım, tam da yeri gelmişken: Şiir kadim zamanlardan bugüne hala esrarını ve kudretini koruyor. Asıl sizde şiir yazacak, şiir okuyacak gönül kalmadı, paragöz oldunuz modern dünyanın oluşturduğu bu kapitalist piyasada. Şiir, insani olana çağırırken, siz başka yerlere, tuzaklara kapıldınız gittiniz. Şimdi de şiir satmıyor diyorsunuz. Kim inanır size?

              

İlham, davetsiz misafirdir; aniden çıkıp geliverir, kapı ziline basmadan içeri girer. Şair, şiir yazmak için ilham beklemez, ilham da şairi beklemez. Gelen ilhama hadi git de diyemez şair, çünkü doğacak bir bebek gibidir o. Vakti, saati geldiğinde ele kalem alınıp, kâğıda özenle dizilerek yazılmalıdır. Yoksa şair çatlayıp ölür. Gönlü ihata eden duygular şairin kalemiyle kelimelere dönüşür. Bu kelimeler de pırıl pırıl, dupduru Türkçe kelimeler olunca o şiir tam kıvamında şaheser olur.

              

Şiir için gönül kuşu tabirini kullansak yanlış olmaz herhalde. Yaşadığımız şu modern zaman dilimlerinde gönül kuşunun kanadı kırık bu aralar. Bu çorak şehirlerden Leyla’nın diyarına uçmayı diler hep... Bu beton yığını şehirler boğar onu... Onun içindir şiirdeki feryat, ıstırap, isyan ve gözyaşı… 

              

Yaratılmışlar içinde insan, insanın içinde de gönül kadar güzel bir şey yoktur. Bu dünyada güzelliğin en çok yakıştığı şey de gönüldür. Aşk, gönül, şiir bunlar üç sıkı arkadaştırlar, üçü de güzellik yurdunda oturur.  Bu üç arkadaşın Güzel’e doğru yolculuğunu okuruz aslında biz şiir kitaplarında. Bu yolculuk hayatın içinde ve insanların arasındadır aynı zamanda. Öyle bir köşeye çekilmez şair, halkın arasında yâr iledir her dem. Gönüllere nakış işleyen o büyük velinin buyurduğu gibi eli kârda gönlü yârdadır. Şairin bizim için özenle seçtiği sihirli kelimelerin anlattığı budur işte… Özleyiş vardır şairin mısralarında. Bezm-i Elest’te duyduğu o Güzel’in sesini arar bu dünyada. Bütün güzel sesler O’nu hatırlatır dolayısıyla.

              

Şairin yolculuğu arayıştır, kendi hakikatine doğru çile vadilerinde yol alıştır. Her şey üç harf ile beş noktada gizlidir aslında. Aşk, ah minel aşk… Şiiri bunun için seviyoruz çünkü kendimizi onda buluyoruz. Şehrin dar beton kalıpları içinde gönlümüz sıkıştı kaldı, daraldık. Şiir,  bu beton kalıpların arasından bir kaçış imkânı sunuyor bize. Kalbinde insaniyetten, merhametten iz kalanlar şiirin mısraları arasında kendini buluyor ve buluşuyor yeni bir dünya kurmak için.

              

Anadolu coğrafyasında modern zamanlarda üzeri küllenen şiir ateşi Yunus’un bize bıraktığı mirasla yeniden alevlenip canlanıyor. Uzun yıllar kendi hakikatinden uzaklaştırılan insanımız medeniyet havzamızda serinlemeye, kendini bulmaya, kendine gelmeye, özüne dönmeye başlıyor. Kaybolduğu yerde yeniden kendini buluyor insanımız.  Şairleri haykırıyor artık bizim medeniyetimizin. Ey talip, sen de bu yolun yolcusuysan eğer gel beraber söyleşelim!

              

 Biz, Cenâb-ı Allah’ın yarattığı varlıkları anlatırken kelimeleri kullanıyoruz. Kelimeler şiirin en önemli malzemesi tabii ki. Ancak şiirin kendine has bir dili var, sözlüğü var, bunu da söylemeden geçmeyelim. Bu dil gönül dili, Yunus’un tabiriyle kuşdilidir. Evet, bizim dünyamıza ait kelimeler şiir dilinde yeni bir anlam kazanır, duyguyu mısralara taşır, zihinde farklı görüntüler yaratır. Onun için şiir dilinde karşımıza birçok semboller çıkar. Şair bu sembollerle gönül dünyamıza ait duyguları anlatmaya çalışır. Bulduğu özgün sembollerle ( remz) şair zihnimizde bir resim çizer ve biz o resmin içerisinde buluruz kendimizi. Onun için kelimeleri itina ile seçer şair. Burada musiki, resim, duygu iç içe ve âhenk halindedir. 

              

Gül, bülbül, meyhane, şarap gibi kelimeler bizim geleneksel şiirimizde çok kullanılan sembollerdendir. Şairin bu sembollere yüklediği anlam, bizim bildiğimiz kelime anlamlarının dışında daha derin ve farklı bir anlamdır. Bu semboller şairlerin kendi aralarındaki şifreli bir dildir aslında, ehli olan anlar, gönül veren anlar. Şair kendi aşkını anlatırken bülbül ve gül üzerinden, Leyla ile Mecnun üzerinden konuşur, kendini aradan çıkarır, kendini anlatmaktan hicap duyar belki de. Bu da edeptendir tabi. Bizde edebiyat tümüyle edeptir zaten. Gül ve bülbül hikâyesi ile aşkın mahiyetini bizim anlayacağımız kıvama dönüştürür.

              

Şiirsiz bir dünya düşünmek mümkün değil! Şiirsiz bir dünya kapkara zindan ve çölden ibaret olurdu herhalde. Sevgili dostlar, şimdi bir tiyatro sahnesi hayal edin ve bu sahnede seyirciye bir tiyatro eseri sunuluyor, tiyatro sanatçıları rollerini hakkını vererek oynuyor. Ama bir şey eksik! Bu eksiklik hem seyirciyi, hem de sahnedeki sanatçıları rahatsız ediyor. Eksik ney mi? Tabii ki müzik… Burada tiyatro eseri için müzik ne ise hayat için de şiir odur. Hayatın ritmidir şiir, onun olmadığı anlar da hayat donuktur.

              

Bazen öyle oluyor ki, sözler kâfi gelmiyor hislerimizi ifadeye. Belki de böyle hallerde şiir yetişiyor imdadımıza. Bazen bir duygu sağanağı, bazen bir hasret rüzgârı, bazen bir gözyaşı deryası, bazen bir rahmet mevsimi,  bazen bir liman oluveriyor şiir. Bazen de bir musiki, hem de yıllarca bıkmadan, usanmadan dinlenen…

              

Kısacası şiir, gönül sazının tellerinden dökülen nağme veya başka bir ifadeyle, gönül tezgâhında dokunan paha biçilmez bir eser. Bir ünlü şairimiz, şiirleri için “Onlar benim çocuklarım gibidir.” der. Bu arada şiirin en hası da türkülerimizdedir…

              

Neyse biz kısa keselim, mevzuyu daha fazla uzatmayalım isterseniz. Mevlâna’dan hoş bir cümle ile sözlerimizi noktalayalım. “Altın ne oluyor, can ne oluyor, inci, mercan da nedir bir sevgiye harcanmadıktan, bir sevgiliye feda edilmedikten sonra.

              

Allah, gönlümüzü sevgisiz, merhametsiz ve duygusuz bırakmasın. Sevgi varsa, duygu varsa, merhamet varsa şiir zaten vardır. Ömrünüzün şiir tadında geçmesi niyazıyla esen kalın, şiirle kalın sevgili dostlarım!

              

ŞİİR FALINDAN:

Âsaf’ın mikdârını bilmez Süleymân olmayan,

Bilmez insan kadrini, âlemde insan olmayan.

(Ziya Paşa)

Yorumlar (0)
banner810
17
az bulutlu
Namaz Vakti 29 Nisan 2024
İmsak
Güneş
Öğle
İkindi
Akşam
Yatsı
Puan Durumu
Takımlar O P
1. Galatasaray 34 93
2. Fenerbahçe 34 89
3. Trabzonspor 34 58
4. Başakşehir 34 52
5. Beşiktaş 34 51
6. Kasımpasa 34 49
7. Rizespor 34 49
8. Alanyaspor 34 48
9. Sivasspor 34 48
10. Antalyaspor 33 45
11. A.Demirspor 34 41
12. Kayserispor 34 40
13. Samsunspor 34 39
14. Ankaragücü 34 38
15. Konyaspor 34 36
16. Gaziantep FK 34 34
17. Hatayspor 34 33
18. Karagümrük 33 33
19. Pendikspor 34 30
20. İstanbulspor 34 16
Takımlar O P
1. Eyüpspor 32 72
2. Göztepe 32 66
3. Sakaryaspor 32 57
4. Kocaelispor 32 55
5. Ahlatçı Çorum FK 32 55
6. Bodrumspor 32 53
7. Boluspor 32 50
8. Bandırmaspor 32 47
9. Gençlerbirliği 32 47
10. Erzurumspor 32 44
11. Keçiörengücü 32 39
12. Manisa FK 32 37
13. Ümraniye 32 37
14. Şanlıurfaspor 32 34
15. Tuzlaspor 32 34
16. Adanaspor 32 33
17. Altay 32 15
18. Giresunspor 32 7
Takımlar O P
1. Arsenal 35 80
2. M.City 34 79
3. Liverpool 35 75
4. Aston Villa 35 67
5. Tottenham 33 60
6. M. United 34 54
7. Newcastle 34 53
8. West Ham United 35 49
9. Chelsea 33 48
10. Bournemouth 35 48
11. Wolves 35 46
12. Brighton 34 44
13. Fulham 35 43
14. Crystal Palace 35 40
15. Everton 35 36
16. Brentford 35 35
17. Nottingham Forest 35 26
18. Luton Town 35 25
19. Burnley 35 24
20. Sheffield United 35 16
Takımlar O P
1. Real Madrid 33 84
2. Girona 33 71
3. Barcelona 32 70
4. Atletico Madrid 33 64
5. Athletic Bilbao 33 58
6. Real Sociedad 33 51
7. Real Betis 33 49
8. Valencia 32 47
9. Villarreal 33 45
10. Getafe 33 43
11. Osasuna 33 39
12. Deportivo Alaves 33 38
13. Sevilla 33 38
14. Las Palmas 33 37
15. Rayo Vallecano 33 34
16. Mallorca 33 32
17. Celta Vigo 33 31
18. Cadiz 33 26
19. Granada 33 21
20. Almeria 33 14