04.02.2020, 04:10

NE OLUR GERİ DÖNME!

Olay şu: Evli bir kadın internette tanıştığı bir adama kaçıp belli bir süre onun evinde yaşıyor. Sonra dedektif programcılar kadını bulup stüdyoya getiriyorlar. Kadının resmî kocası olan adam, kadının kaçtığı adam da olduğu halde, eşine(!) yalvarıyor: “Ne olur geri dön!”


Olayı şöyle açalım: Lale Devri, "zevk ve sefâ" devri olarak isimlendirilmiş. Adını, o dönemde İstanbul'da yetiştirilen ve zamanla ünü dünyaya yayılan lale çiçeklerinden alması, çok sonradır.(Yahya Kemal bir sohbet esnasında bu dönemi Lale Devri olarak tanımlar.) Bu devirde neler olmuş: Sanat ve toplumsal hayata özgün bir anlayış getirilmiş, kütüphaneler, çeşmeler, su ihtiyacını karşılamak için su bentleri, Medreseler, Külliyeler, dönemin belki de en gözde eseri olan Sâdâbâd Kasrı, bu dönemde yapılmıştır. Yani saraya kapanıp kimse zevk içinde yaşamamış. Devam edelim. Avrupa başkentlerine geçici elçilik heyetleri yollanmış, Said Efendi ve İbrahim Müteferrika Avrupa'dan matbaayı getirmişler. İlk kez çiçek hastalığına karşı aşı uygulanmış. İstanbul'daki yangınları önlemek için yeniçerilerden Tulumbacılar adı verilen bir itfaiye ocağı kurulmuş. Çini atölyeleri açılmış. Kâğıt fabrikası açılmış. Türk tarihinde çeviri çalışmalarındaki ilk enstitüleşme bu dönemde görülmüş. Ancak bu dönem için” yüksek edebiyat ve statü, yüksek zümre için yapıldı, halk açtı perişandı” diyerek başka suni çıkışlara kapı aralandığından, sürekli bir arayış içinde olmuşuz. Bu arayışlarda aslî unsuru yani insanı öncelemeyi unuttuğumuzdan Batı’nın maddi ilerlemesine kanıp manevi gerilemeye razı olmuşuz. Görsel ilerlemeyi kazanım sanmışız. Bu çıkışların ya da kaçışların çare olmadığını bugünlerde TV’lerin programlarında gördük. Kaybettik.


İnsan bedeniyle değil ruhuyla oluşur. Beden geçici, ruh ölümsüzdür. Memleket gayesi olan edebiyatçılar ruhu anlamaya çalışırlar. Memleket demek medeniyet demektir. Medeniyet de ölümsüz ruhlarla örülecektir. Önce altmışlar sonra seksenler, doksanlar derken milenyum denilen “sıfır sıfırlı” yıllara geldik. Yani iki binli yıllar. Her on yılda bir değişim oldu. Bu değişim bazen ileriye bazen geriye olmuş olabilir. İster moda deyiniz ister dayatma, saçımızdan pantolonumuza kadar her şeyimizi belirleyen bir güç oluştu. İspanyol paça, Amerikan saç kesimi, kot pantolon üzerine lacivert ceketler. Buna dış güç deyip de kurtulamayız. Çünkü hepimiz oradaydık.


Anadolu insanını çamurlu ayakkabısından dolayı evlerine sokmayan zihniyet bugünlerde halkçı numarası yapıyor. Kanmayalım. Bindiğimiz metro, tramvay hepimizindir. İnsanı merkezine almayan hiç bir akım ilanihaye sorgulanamaz değildir. Bu ters çark elbet bir gün kendi dişlisini yiyecektir. Kimin ne yaptığı değil kimin neyi doğru yaptığına bakmalıyız. Yüz tane icraatından elli birini doğru yapanların yanındayım. Edebiyat da böyledir. Okullarda okutulan edebiyat dersinden bahsetmiyorum. Bir diğer adı medeniyet olan edebiyattan bahsediyorum. Edebiyat ruh katar, yön tayin eder, şuur kazandırır. Şiir de nesir de edebiyatın birer şubeleridir. Niçin bunca şiir diye sorulan bir soruya da bu şekilde cevap vermiş olayım.


Kadın ve kız çocuklarına en güzeliyle değer veren kadim medeniyetimizin yanında olmaya devam edeceğiz. Hangi, şehir adıyla olursa olsun, erkeği geriye atan; kadını öne çıkaran (ya da tersi) sözleşmeyi asla tasvip etmiyorum. Edebiyatta kullanılan kadın, eşinin bile ismini söylerken kalbinden söylediği hanımdır. Bu medeniyet değil de nedir. Medeniyetle anlatılan kadın, ayaklarının altında cennet olan kadındır.

Kadın, erkek ve çocuklar birbirini tamamlayan şiir gibidir. Şiirin başlığı erkek ise, en güzel cümlesi kadın, imzası ise çocuklardır.

Türk kadınını ve Türk erkeğini zillet haline düşürerek ailenin temelini sarsan bu programları kaldırmak için RTÜK neyi bekliyor?


Keşke sözleşmeye değil de özleşmeye kulak kabartsak…

Yorumlar (1)
Haşim Geyik 4 yıl önce
Kanayan yaramıza parmak başmışsın gardaş inşAllah merhem olur ve tedavi yoluna gidilir...
banner810
17
az bulutlu
Namaz Vakti 24 Nisan 2024
İmsak
Güneş
Öğle
İkindi
Akşam
Yatsı
Puan Durumu
Takımlar O P
1. Galatasaray 33 90
2. Fenerbahçe 33 86
3. Trabzonspor 33 55
4. Beşiktaş 33 51
5. Başakşehir 33 49
6. Rizespor 33 48
7. Kasımpasa 33 46
8. Antalyaspor 33 45
9. Alanyaspor 33 45
10. Sivasspor 33 45
11. A.Demirspor 33 41
12. Samsunspor 33 39
13. Ankaragücü 33 37
14. Kayserispor 33 37
15. Konyaspor 33 36
16. Gaziantep FK 33 34
17. Hatayspor 33 33
18. Karagümrük 33 33
19. Pendikspor 33 30
20. İstanbulspor 33 16
Takımlar O P
1. Eyüpspor 31 69
2. Göztepe 31 63
3. Ahlatçı Çorum FK 31 55
4. Sakaryaspor 31 54
5. Bodrumspor 31 52
6. Kocaelispor 31 52
7. Bandırmaspor 31 47
8. Boluspor 31 47
9. Gençlerbirliği 31 47
10. Erzurumspor 31 42
11. Ümraniye 31 37
12. Manisa FK 31 36
13. Keçiörengücü 31 36
14. Şanlıurfaspor 31 34
15. Tuzlaspor 31 33
16. Adanaspor 31 32
17. Altay 31 15
18. Giresunspor 31 7
Takımlar O P
1. Arsenal 34 77
2. Liverpool 33 74
3. M.City 32 73
4. Aston Villa 34 66
5. Tottenham 32 60
6. Newcastle 32 50
7. M. United 32 50
8. West Ham United 34 48
9. Chelsea 32 47
10. Brighton 32 44
11. Wolves 33 43
12. Fulham 34 42
13. Bournemouth 33 42
14. Crystal Palace 33 36
15. Brentford 34 35
16. Everton 33 30
17. Nottingham Forest 34 26
18. Luton Town 34 25
19. Burnley 34 23
20. Sheffield United 33 16
Takımlar O P
1. Real Madrid 32 81
2. Barcelona 32 70
3. Girona 32 68
4. Atletico Madrid 32 61
5. Athletic Bilbao 32 58
6. Real Sociedad 32 51
7. Real Betis 32 48
8. Valencia 32 47
9. Villarreal 32 42
10. Getafe 32 40
11. Osasuna 32 39
12. Sevilla 32 37
13. Las Palmas 32 38
14. Deportivo Alaves 32 35
15. Rayo Vallecano 32 34
16. Mallorca 32 31
17. Celta Vigo 32 31
18. Cadiz 32 25
19. Granada 32 18
20. Almeria 32 14