13.01.2020, 23:57

KADİM DOSTLARIMIZIN YALNIZLIĞI

Merhaba dostlar, bu yazımızı bir vefa borcu olarak kadim dostlarımız kitaplara ayırdık. Uzun zamandır tavan arasına, tozlu raflara terk ettiğimiz kadim dostlarımıza… Bu yazımız kadim dostlarımıza bir vefa borcu olsun. Yine evlerimizde, oturma odalarımızın başköşesine onlar yerleşsin. Gençlerimizin ellerinde onlar olsun. Gündemimizi onlar işgal etsin. Velhasıl hayatımız, kadim dostumuz kitapla yeniden anlam kazansın.

*

Lise tahsilini bitirdiğimiz yıllarda gazeteler promosyon olarak kuponla ansiklopedi ve kitap verirlerdi. Bazı ansiklopediler ise, bayilerde fasikül fasikül satılırdı. Mesela TDV İslam Ansiklopedisi o yıllarda fasiküller halinde yayınlanıyordu. Ansiklopedi kuponu topladığımız o günleri hatırladım şimdi. Hey gidi günler, hey! Serde öğrencilik var, cepte beş kuruş paramız yok. Garibanlık işte! O devirlerde ansiklopedi sahibi olmak bir öğrenci için öyle kolay bir şey değildi. Bu yüzden, harçlıklarımızdan kısarak cilt cilt veya fasikül fasikül ansiklopedi temin etmek ekonomik yönden bize daha cazip geliyordu. Cilt tamamlandığında bu fasikülleri şehrin en iyi ciltevine götürür özenle ciltletir, ardından da evdeki kütüphanemizin en güzide rafına yerleştirirdik. Şimdi tatlı bir anı olarak kaldı o günler. Belki de kitabın yaşadığı en mesut demlerdi o dönemler. Bir kaynak kitap edinmenin ve o kitap içerisinde aradığımızı bulmanın hazzını yaşardık. Şimdi ki gençler bu hazdan yoksun yaşıyorlar.

*

En yakın dostlarımızın, bizim vefasızlığımız karşısında ahu eninle gözyaşı döktüklerinin farkında mıyız acaba? Kitaplar da ağlar mı demeyin, ağlar efendim ağlar! Bizim olanca vefasızlığımıza rağmen kadim dostlarımız yine de ümitlerini yitirmiyor; sayfalarını açıp tekrar bizimle kucaklaşacakları günü bekliyorlar, hem de hiç küsmeden. Mezarında kendisine fatiha okuyacak ziyaretçisini bekleyen mevtanın yalnızlığı ve bekleyişi gibi... Belki de sayfaları arasında bizim için şu dost sitemini saklıyor kadim dostlarımız:

*

Güle gûş ettiremez boş yere bülbül inler,

Varak-ı mihr ü vefayı kim okur kim dinler?

(Bülbül, inleyişlerini nasıl ki güle işittiremez; aynen öyle, dostluk ve vefâdan kimseler söz etmez ben bahsetsem kimseler kulak asmaz; öyle bir zamana geldik!)

*

Fasikül fasikül ansiklopedi sahibi olduğumuz o günlerden dijital, diğer bir tabirle e-kitaplar devrine geldik. Geldik gelmesine de lise yıllarında kendi imkânlarımla edindiğim o ansiklopedilerin yerini tutmuyor bilgisayarımda kayıtlı şimdinin e-kitapları. Belki kütüphanemdeki o ansiklopedilerle aynı bilgileri saklıyorlar içlerinde, ama ruhsuzlar! Kütüphanemdeki kitaplar daha canlı, daha samimi, daha yakınlar bana. Sanki karşılıklı konuşuyoruz onlarla. Kitaplıkta sıra sıra dizilişlerini görmek huzur veriyor bana. Kitaplarımızdan birinin üzerine toz değse, yaprağının bir kenarı yırtılsa, cildinde en ufak bir hasar olsa üzülüyor, hal çaresine bakıyoruz. Onlarla aramızda böyle bir duygusal ilişki var. Şu ölümlü dünyadan son yolculuğumuza çıkmadan önce geride kalan evlatlarımızı düşündüğümüz gibi onları da düşünüyoruz. Onların biz gittikten sonra kadir kıymet bilen okuyucular elinde hayatlarını devam ettirmelerini istiyoruz. Ya evladımıza miras bırakıyoruz ya da bir kütüphaneye bağışlıyoruz. Böyle yapıyoruz çünkü kitap insanlık için en elzem ihtiyaç! Bizim her şeyimiz, hayat pınarımız, olmazsa olmazlarımız onlar. Bize hiç küsmeyen asil dostlarımız.

*

Kitabın kutlu devirlerini yaşadığı yıllarda kitap dostları vasiyetnamelerinde evlerindeki kütüphanelerin akıbetinin ne olacağını, nereye vakfedileceğini belirtme ihtiyacı hissedermiş. Bizler vasiyetnamemizde kitaplara yer verecek kadar kitap dostu muyuz acaba? Dostlarıyla hediyeleşirken kitabı tercih eden eli öpülesi güzel insanların sayıları çoğalmalı. Çağımızın kitap kurdu Ali Emiri Efendileri neredesiniz?

*

Kütüphanemizin raflarını süsleyen kitapların sayfaları arasında hayat var. Hem de bu öyle esrarlı bir hayat ki, sadece okumasını bilenler çözebiliyor ondaki esrarı. Düşünün bir kere, Mecnun hâlâ o sayfalarda yaşıyor ve hâlâ o destansı hikâye her okuyucu ile tazeliğini koruyor. Sultan Fatih, beyaz atının üzerinde İstanbul’a girerken kitaplar o kareyi ebedileştiriyor ve yaşatıyor hâlâ. Kameranın ve dijital kaydın olmadığı o devri bütün canlılığıyla kitaplar aktarıyor ve yaşatıyor bize. Hatta öyle ki Mecnun ile sohbet edebiliyor, Fatih ile İstanbul’u fethediyorsunuz. Bu anlamda hayat var kitaplarda. Bilemediğimiz, cahili olduğumuz ne hayatlar, ne bilgiler saklı kim bilir?

*

Kitaplığımızdaki o ansiklopediler bizi alır götürürdü bilgi deryasına. O deryayı fark ettikçe eksik olduğumuzun, bilgiye aç olduğumuzun farkına varırdık. Bir sihri vardı kitabın ve ayrıca bir ulviyeti. Bu yüzden evlerimizin en güzel köşesinde yer açardık onlara tıpkı gönlümüzde yer açtığımız gibi. Çalışma odamıza girdiğimizde onlardaki uhreviliği, ulviliği ve bir derviş münzeviliğini hissederdik. Odadaki atmosfer bizi çepeçevre sarar, ruhumuzu kuşatırdı. Bambaşka bir âlemin içerisinde bulurduk kendimizi. Kâğıt kokusunun ta genzimize kadar işlediği kitap sayfalarını açar, bize lazım olan bilgileri okur, not defterimize kaydederdik. Şimdi zamane talebeleri kes, kopyala, yapıştırla işlerini hallediyorlar kitabı okuyup içindeki bilgiyi hazmetmeden.

*

Google Efendi çıkalı kitabın, kütüphanenin yolunu unuttuk. Yazarak öğrenmenin, not almanın, dolmakalem kullanmanın, emek vererek bir şeyler üretmenin hazzını unutturdu bize Google Efendi. Artık birçoğumuz şehir kütüphanesinin o kitap kokan odalarına uğramıyoruz. Kütüphaneciler de öyle avare avare oturuyorlar, bürokratik yazışmalardan gayrı işleri yok. Ne gelenleri var, ne gidenleri. Çünkü kendisine bir şey lazım olan herkes Google Efendi’yi bulup ona soruyor.

*

Kitaplar sırtlarını sıvazlayacak, yapraklarına dokunacak, tozlarını üfleyecek, kendisiyle konuşacak vefakârları bekliyor internet dünyasının Google Efendisine rağmen. Google Efendi kurmuş tezgâhını, bütün albenisi ve cazibesiyle kitabın ve kütüphanenin yolunu kesmiş. Siz ne derseniz deyin, bu sonucu biz hazırladık. Kitabı hayatımızdan kendi ellerimizle biz uzaklaştırdık.

*

Kitabın eski tahtına kurulup, saltanatını sürdüreceği güzel günlerde buluşmak temennisiyle…

*

ŞİİR FALINDAN:

Gör zâhidi kim sâhib-i irşad olayım der,
Dün mektebe gitti, bugün üstad olayım der.

(Bağdatlı Ruhi)

Yorumlar (0)
banner810
17
az bulutlu
Namaz Vakti 20 Nisan 2024
İmsak
Güneş
Öğle
İkindi
Akşam
Yatsı
Puan Durumu
Takımlar O P
1. Galatasaray 32 87
2. Fenerbahçe 32 85
3. Trabzonspor 32 52
4. Beşiktaş 33 51
5. Rizespor 32 48
6. Başakşehir 32 46
7. Kasımpasa 32 46
8. Sivasspor 32 44
9. Antalyaspor 32 42
10. Alanyaspor 32 42
11. A.Demirspor 32 40
12. Samsunspor 32 38
13. Ankaragücü 33 37
14. Kayserispor 32 37
15. Konyaspor 32 36
16. Hatayspor 32 33
17. Gaziantep FK 32 31
18. Karagümrük 32 30
19. Pendikspor 32 30
20. İstanbulspor 32 16
Takımlar O P
1. Eyüpspor 30 68
2. Göztepe 30 60
3. Kocaelispor 30 52
4. Ahlatçı Çorum FK 30 52
5. Sakaryaspor 30 51
6. Bodrumspor 30 49
7. Boluspor 30 46
8. Bandırmaspor 30 46
9. Gençlerbirliği 30 44
10. Erzurumspor 30 41
11. Manisa FK 31 36
12. Keçiörengücü 30 36
13. Şanlıurfaspor 30 34
14. Ümraniye 30 34
15. Tuzlaspor 30 32
16. Adanaspor 30 32
17. Altay 31 15
18. Giresunspor 30 7
Takımlar O P
1. M.City 32 73
2. Arsenal 32 71
3. Liverpool 32 71
4. Aston Villa 33 63
5. Tottenham 32 60
6. Newcastle 32 50
7. M. United 32 50
8. West Ham United 33 48
9. Chelsea 31 47
10. Brighton 32 44
11. Wolves 32 43
12. Fulham 33 42
13. Bournemouth 32 42
14. Crystal Palace 32 33
15. Brentford 33 32
16. Everton 32 27
17. Nottingham Forest 33 26
18. Luton Town 33 25
19. Burnley 33 20
20. Sheffield United 32 16
Takımlar O P
1. Real Madrid 31 78
2. Barcelona 31 70
3. Girona 31 65
4. Atletico Madrid 31 61
5. Athletic Bilbao 32 58
6. Real Sociedad 31 50
7. Valencia 31 47
8. Real Betis 31 45
9. Villarreal 31 39
10. Getafe 31 39
11. Osasuna 31 39
12. Las Palmas 31 37
13. Sevilla 31 34
14. Deportivo Alaves 31 32
15. Mallorca 31 31
16. Rayo Vallecano 31 31
17. Celta Vigo 31 28
18. Cadiz 31 25
19. Granada 32 18
20. Almeria 31 14