11.05.2019, 22:42

SABAHIN BEŞ’İNDE ŞİİR YAZILIR MI?

Acıyla beslenince yazarsınız işte. Yazdıklarınızda derinlik oluşmuşsa geçmişinizde bir derinlik olduğu içindir. Kâinatta hiçbir şey sebepsiz değildir. Her şeyin bir anlamı ve görevi vardır. İnsanın emrine verilen her şey, insan daha iyi anlasın, yaşasın ve inansın diyedir. Allah hiçbir insana kaldıramayacağı yükü vermemiştir. Sadece insana özel bir durumdur bu. Varlığıyla arzı endam eden diğer canlıların tahammül ve sabır gücü sınırlı olduğundan ağır yük biz insana mahsustur. İnsan bu yönüyle en dirayetli dünya canlısıdır. Oturalım ve düşünelim: Ne acılar geçti başımızdan ancak halen yaşıyoruz. İlk defa âşık olan Ondört yaşındaki genç platonik aşkı böylece öğrenmiştir. Yani ona göre aşk, bir acının tecrübe edilmiş son halidir. Oysaki aradan beş yıl geçince o genç platonik kavramının kendisini de unutmuştur.


Her yazının şiirde olduğu gibi ilham kaynağı olmuştur. Baştaki söylediklerimle bağlantılı olarak devam ediyorum: Dünyada hiçbir şey sebepsiz olmadığından hiçbir yazının da yazılış sebebi yok değildir. Bazen gökte asılı bir bulut, bazen bembeyaz açan erik ağacı çiçekleri, bazen ilk kez okuduğunuz bir şiir... En azından benim yazılarımda bu böyle olmuştur ve böyle olmasını da Yaratan’dan hep istemişimdir. Sözler seslere dönüşür. Kalemden çıktıktan sonraki yazı, sızı olur. Okuyan da okunan da dertlere merhem olur. Yazmanın bir görevi de budur. Okumak bir sonraki hamleyse eğer, bu hamle acıdan beslenen yazmak fiilinin doğal neticesidir.


Bu yazımın ilham kaynağı da bir dergide okuduğum bir şiir. Hikâyesini de dinleyince evet oldu işte diye düşündüğüm bir şiir bu. Bizim iş biraz böyledir. Eğer evet oldu izahından sonraki gelmesi muhtemel olan kelimeler, sözler ve cümleleri peş peşe getiremezseniz yeni bir yazı da şiir de çıkaramazsınız. Sabahın beşinde yazılan şiirlerin de yazıların da değerli oluşu bundandır. Yazı hayatı böyle değerlendirilmelidir. Söz bizim emrimizdedir. Kelimeler söze dönüştüğünde yazarını da yazıyı da daha iyi anlamaya başlarız.


Bir dergide okuduğum bu şiir de şairi gibi yaşanmışlık kokuyor. Öyle ya, öyle kolay değil yazmak! Kimine göre biraz süslü cümleler araklamak, yeni ve farklı kelimeler kullanmak, yabancı hatta argo tanımlarla cümleye başlamak etki bırakmaz. Başarı öyle hemen gelmiyor. Hayatın içinde yoğrulmak, sokakta yürümek, ırmağın akışını seyretmek, bir fakire yardım eli uzatmak, yaşlı bir teyzeyi yolun karşısına geçirmek, bir çocuğun elinden tutmak, bir dostuna tebessüm etmek hayatın içinde olmak demektir. Hayatın içinde olanlar hayatı tam yaşayanlardır. Bakmayın öyle Boğaz’da yalılarda ikamet eden sanatçılar olduğuna. Şahsen bana çok inandırıcı gelmiyor bu kentli yazar algısı. Ramazan pidesinin kaç lira olduğunu bilmeyen bir yazarın nitelikli eserler ortaya koyacağına -en azından ben- asla inanmıyorum.

 Şiirinde halkın gündelik hayatında kullandığı kelimelerin anlamını bilmeyen, uydurukça kelimeleri alt alta yan yana koyarak modern şiir yazan bir güruh kesinlikle sanatın kaynağından beslenmemekte, kendi toplumunun değerlerine aykırı yaşamayı uygar batılı olmak zannetmektedir. Bu aslında ne acı bir durumdur. Böylesi eserler kalem, harf, kâğıt ve vakit israfından başka nedir ki? Kendisine sabah aynada bakmadan, sokağında top oynayan çocukların başını okşamadan, yolda açan ağaçların kokusunu ciğerlerine çekmeden, denizde sahille dost olan dalgalara imremeden nasıl kaliteli eserler verilebilir ki? Kendi değerlerine uzak, yemek kültürü bile devşirme olan, çay ocağında değil de bize dayatılmış mekânlarda hayale dalmak gerçek şiirin de sanat eserlerin de ortaya çıkmasına manidir.

Nitelikli eserler neden çıkmıyor, çıksa da neden üst düzey dergilerde bu eserler yayınlanmıyor sorusunun bir cevabı da şudur: Enaniyeti, kibri, modernizmin istediği yalnızlığı terk etmeden sanırım istediğimiz de olmayacak, yazdıklarımız sadece bizim defterlerimizde unutulup gidecektir. Bu çıkmazın naçizane çözümü i’sar dediğimiz kendimizden önce başkasının mutluluğunu istemek, mutluluğuna çalışmak ve mutluluğuna ortak olmakta saklıdır. İşte en güzel şiir de bu değil midir?


Derdi olanların derdini açabileceği dostları olan ve kendisini de dinleyebilecek kadar özgün olabilen insanlar hem yazmayı başaranlar, hem de önce gönüllere sonrasında ise dergilerin sayfalarına girmeyi başaranlardır.


Önce gönüllere girmek gerek.

Yorumlar (0)
banner1060
17
az bulutlu
Namaz Vakti 19 Nisan 2024
İmsak
Güneş
Öğle
İkindi
Akşam
Yatsı
Puan Durumu
Takımlar O P
1. Galatasaray 32 87
2. Fenerbahçe 32 85
3. Trabzonspor 32 52
4. Beşiktaş 32 48
5. Rizespor 32 48
6. Başakşehir 32 46
7. Kasımpasa 32 46
8. Sivasspor 32 44
9. Antalyaspor 32 42
10. Alanyaspor 32 42
11. A.Demirspor 32 40
12. Samsunspor 32 38
13. Ankaragücü 32 37
14. Kayserispor 32 37
15. Konyaspor 32 36
16. Hatayspor 32 33
17. Gaziantep FK 32 31
18. Karagümrük 32 30
19. Pendikspor 32 30
20. İstanbulspor 32 16
Takımlar O P
1. Eyüpspor 30 68
2. Göztepe 30 60
3. Kocaelispor 30 52
4. Ahlatçı Çorum FK 30 52
5. Sakaryaspor 30 51
6. Bodrumspor 30 49
7. Boluspor 30 46
8. Bandırmaspor 30 46
9. Gençlerbirliği 30 44
10. Erzurumspor 30 41
11. Keçiörengücü 30 36
12. Şanlıurfaspor 30 34
13. Ümraniye 30 34
14. Manisa FK 30 33
15. Tuzlaspor 30 32
16. Adanaspor 30 32
17. Altay 30 15
18. Giresunspor 30 7
Takımlar O P
1. M.City 32 73
2. Arsenal 32 71
3. Liverpool 32 71
4. Aston Villa 33 63
5. Tottenham 32 60
6. Newcastle 32 50
7. M. United 32 50
8. West Ham United 33 48
9. Chelsea 31 47
10. Brighton 32 44
11. Wolves 32 43
12. Fulham 33 42
13. Bournemouth 32 42
14. Crystal Palace 32 33
15. Brentford 33 32
16. Everton 32 27
17. Nottingham Forest 33 26
18. Luton Town 33 25
19. Burnley 33 20
20. Sheffield United 32 16
Takımlar O P
1. Real Madrid 31 78
2. Barcelona 31 70
3. Girona 31 65
4. Atletico Madrid 31 61
5. Athletic Bilbao 31 57
6. Real Sociedad 31 50
7. Valencia 31 47
8. Real Betis 31 45
9. Villarreal 31 39
10. Getafe 31 39
11. Osasuna 31 39
12. Las Palmas 31 37
13. Sevilla 31 34
14. Deportivo Alaves 31 32
15. Mallorca 31 31
16. Rayo Vallecano 31 31
17. Celta Vigo 31 28
18. Cadiz 31 25
19. Granada 31 17
20. Almeria 31 14