09.05.2019, 11:21

ÇOCUKLUĞUMUZUN RAMAZANLARI

Neşesi ve bereketiyle bizi bir Ramazan-ı Şerif’e daha kavuşturan Rabbimize şükürler olsun. Değerli dostlar, Ramazan ayına başlarken bu sene bir farklılık yapalım ve gündemimize çocuklarımızı alalım. Çocuklarımızı Ramazan Şerif’in manevi ikliminden mahrum etmeyelim. Unutmayalım ki, bir aylık Ramazan coşkusu onların hayatında ve ruhunda Müslüman Türk evladı olarak unutulmaz derin izler bırakacaktır. Ramazan ayı bu bağlamda çocuklarımızın eğitimi için çok güzel bir fırsattır.

*

Çocuklarımızın kişiliklerinin oturması, sosyalleşmesi, mensubu bulundukları Müslüman Türk toplumunun manevi değerlerini tanıması ve benimsemesi, ruh dünyalarının zenginleşmesi, dayanışma duygularının gelişmesi açısından mükemmel bir okuldur Ramazan ayı. Biz Türklerin Ramazan hayatına kattığı kültürel ve folklorik öğeleri de düşündüğümüzde çocuk için Ramazan ayının ayrı bir güzelliği vardır.

*

Çocukluk günlerimizin masumiyeti içerisinde öyle tatlı Ramazanlar yaşıyorduk ki, artık o günleri arar olduk. Şöyle geriye dönüp baktığımızda biz çocukken ne güzel Ramazanlar yaşamışız diyorum kendi kendime. Galiba biz bu anlamda günümüz çocuklarına göre daha şanslıydık. Bunları düşünürken de ‘Bugün çocuklarımızın aynı hazzı yaşayabilmeleri için biz neler yapabildik?’ sorusunun cevabı içimde derin bir yara ve dert olarak her geçen yıl büyümekte.

            *

Tekne orucu, biz çocukların en çok sevdiği oruç tutma şekliydi. Tekne orucu dediğimiz bu oruç şekliyle büyüklerimiz bizi oruca alıştırırlardı. Anneciğim, oruca alışayım diye küçükken bana yarım gün oruç tuttururdu. Büyüklerimizden görür, onlarla birlikte öğrenirdik her şeyi. Ramazan günlerinde sokakta elimizde kesinlikle yiyecek içecek olmazdı. Büyüklerimiz oruç tutanlar olduğunu, onların karşısında bir şeyler yemenin yanlışlığını anlatırdı bize. İftar saatini ailemizle birlikte biz de huşu içerisinde beklerdik. Aile içerisinde biz de Ramazan ayının o manevi iklimini doya doya yaşardık. Daha bize orucun farz olmadığı o küçücük yaşlarda oruç tutsak da, tutmasak da mutlaka sahura kalkardık. Ramazan ayının vazgeçilmezi olan mahallemizin davulcusunu görebilmek için uykusuz kaldığımız geceler olurdu.

            *

İftar topu ayrı bir heyecan ve şenlikti bizim için. Balkonlarda iftar topunun patlamasını beklerdik heyecanla. İftar topu patlayınca da hemen büyüklerimizin yanına koşar, onlara haber verirdik. Dualarla oruçlarımızı açar birlikte aynı sofrada iftar ederdik. İftardan sonraki neşemiz daha farklıydı tabi. Mahalledeki arkadaşlarımızla iftar sonrası bir araya gelir, oyunlar oynardık. Cıvıl cıvıldı mahallemiz. Sosyal hayata ayrı bir canlılık gelirdi Ramazan ayıyla birlikte.

            *

Şerefeleri ışıl ışıl minarelerden yükselen yatsı ezanını duyunca büyüklerimizin peşinden güle oynaya teravih namazı kılmaya giderdik. Malum mübarek teravih namazı uzun ya, biz de camide arka saflarda birbirimize muzip şakalar yapardık. Secdede birbirimizin ayağını gıdıklamak gibi. Beş altı yaşlarında çocuktuk daha. Tabi bu hareketlerin namazı bozan şeyler olduğunu akıl baliğ olunca öğrendik. Teravih çıkışı yine güle oynaya evlerimize dönerdik. Ne oyunlarımız vardı, zevkle neşeyle oynadığımız. Şimdiki çocuklar bu oyunları oynamıyorlar artık. Tıktık onları eve; ne arkadaşları var, ne oyunları. Oysa onlar oynayarak hayatı öğreneceklerdi. Bilgisayar başında oyun oynayarak değil. Neyse teravihten dönüşümüzü anlatıyordum. Yol kenarında komşumuzun erik ağacı vardı; her gelip geçmede içimiz giderdi daldaki eriklere. Laf aramızda arada aşırdığımız da olurdu. Komşumuz da bizim bu halimize dayanamaz bize eriklerden toplar verirdi. Anlayacağınız Ramazan ayı hürmetine güzel bir erik ziyafeti görürdük.

            *

Sonra Ramazan-ı Şerif’in yarısı olunca selesepet dediğimiz sadece bizim yöremize özgü bir eğlencemiz vardı. Bu da ayrı bir neşeydi bizim için. Elimizde renkli kâğıtlardan yapılmış, içinde mum yanan fenerlerle sokakları aydınlatırdık. Dilimizde Ramazan manileri kapı kapı dolaşırdık. Kapıyı açan amcalar, teyzeler bize şeker veya para verirlerdi. Bizi güler yüzle karşılar severlerdi.

            *

Ya Ramazan bayramları? Bayram sabahının o heyecanı bir başkaydı. Babamız en temiz kıyafetlerini giyer, biz de bayramlıklarımızla donanır onların ellerinden tutarak camiye giderdik. Hiç unutmam, cami dönüşü gittiğimiz yoldan gelmezdik; farklı bir yoldan eve dönerdik. Bunun sebeb-i hikmetini de yıllar sonra öğrendik tabi. Bayram sabahı herkesin elini öper duasını alırdık. Kimi elimize şekerler tutuşturur, kimi de para verirdi. Ne sevinirdik bir bilseniz. Bu sevinçle tanıdık tanımadık herkesin elini öperdik şeker veya para alacağız diye. O şekerler, verilen paralar ne kadar değerliymiş bizim için meğerse. O günlerden unutamadığım tek şey insanların yüzlerinden eksik olamayan samimiyet ve tebessümdü. Bu çok önemliydi biz çocuklar için. Suratı sirke satan amcalara hiç yanaşmazdık zaten. Bizim Ramazanlarımız böyle coşku doluydu. Ben küçücük bir çocuktum ama evimize, sokağımıza Ramazan-ı Şerif’le birlikte gelen güzelliğin, neşenin, dayanışmanın, bereketin farkındaydım.

            *

Biz yetişkinler Ramazan Şerif’in anlam ve mahiyetinin idrakinde ve bilincinde olmalıyız ki, çocuklarımız da bizimle beraber Ramazan coşkusunu yaşasınlar. Onun için evimizde, sokağımızda Ramazan ayını hakkıyla yaşamalıyız. Mutlaka iftar ve sahur sofralarında çocuklarımızla birlikte olmalıyız. İftarın neşe ve bereketini onlarla yaşamalıyız. Çocuklarımız iftar saatinde sabrın ne demek olduğunu kavrasınlar, ibadetin ne demek olduğunu yaşayarak bizimle beraber öğrensinler. İnanın bu, sizin sözlü anlatımınızdan daha etkili bir eğitim yöntemidir.

            *

Bazı ailelerde iftar saatinin o tatlı hazırlık aşamasında çocuklar unutulur, hatta onlar bir kenarda televizyon izlerken büyükler rahatça iftarlarını yaparlar, daha sonra da onlara ayrı sofra hazırlanıp karınları doyurulur. Bu çok yanlıştır. Çocuk sizinle beraber ve yaşayarak orucu ve Ramazan hayatını öğrenmelidir.

            *

Ramazan bir okuldur demiştik. Bu okuldan biz de eğitim adına nasibimizi almalıyız. Ramazan bize planlı, düzenli ve prensipli yaşamayı öğretir. Yeme içme noktasında bir ay boyunca hayatımız bir disipline girer. Bunu gören ve yaşayan çocuklarımız planlı ve düzenli yaşamayı öğrenirler. Hayatın sadece yemek içmek ve eğlenceden ibaret olmadığının farkına varırlar. Bizi önemli kılan değerlerin varlığından haberdar olurlar. İsraf etmemeyi, şükretmeyi, duayı, paylaşmayı öğrenir çocuk bizimle beraber. Ramazan ayında verdiğimiz, fitre, zekât ve sadakalarla bize sunulan nimetlerin kadrü kıymetini bilir. O nimetlerin diğer insanlarla nasıl paylaşıldığına şahit olur. Bu ne güzel bir duygudur.

            *

Sadece tam tekmil zengin iftar sofralarında kendi karnımızı doyurmak yerine soframızı diğer insanlarla paylaşmak ve bunu çocuklarımızla birlikte yapmak ne asil bir davranıştır. Bundan daha güzel eğitim olur mu? İnsanların hep kendileri için yaşadığı bir dünyada böyle asil duyguları ve davranışları çocuklarımız Ramazan ayıyla birlikte kazanırlar. İradesine sahip olmayı, nefsinin isteklerine gem vurmayı, kötülüklerden uzaklaşmayı, sabrı, şükrü, sevgiyi, saygıyı bu mübarek ay ile öğrenirler. Yeter ki, biz yetişkinler çocuklarımızdan merhamet, sevgi, şefkat ve hoşgörü dolu yaklaşımlarımızı esirgemeyelim. Onları anlamaya çalışalım. Güzel davranışlarını ödüllendirelim, takdir edelim, hatalarını yüzlerine vurup azarlamayalım. Onun için biz yetişkinler eğitim boyutuyla da Ramazan ayını iyi değerlendirmek zorundayız. Geleceğimizi emanet edeceğimiz çocuklarımızın ileride ruhsal bunalımlar yaşamamasını istiyorsak, iyi insan, iyi yurttaş olmasını istiyorsak şimdiden Ramazan ayını onların da yaşaması için ortamlar hazırlamalıyız.

*

Fakir fukarayı hatırlamak, onları anlamak toplumsal dayanışmanın temel esaslarından biridir. Çocuklarımızın mahallelerindeki arkadaşlarıyla bir akşam iftar yapabiliriz mesela. Özellikle yoksul olan, ilgiye muhtaç olan arkadaşlarıyla bu birliktelik onlara beraber yaşama ve paylaşma adına kalıcı davranışlar kazandıracaktır. Bizim kültürümüzden gelen diş kirası geleneğini bu verdiğiniz davette uygulayabilirsiniz. Çocuklara oyuncak verebilirsiniz hediye olarak. Buna benzer, çocukları cezbeden değişik etkinlikler hazırlayabilirsiniz. Bütün bunlar onların arasındaki dostluğu artıracaktır. Birbirlerini iyi ve dar günde hatırlamayı, arayıp sormayı öğreneceklerdir daha küçücük yaşlardan itibaren. Açlığın ne olduğunu, dünyada kendi yaşıtı olan aç çocukların hangi şartlarda yaşadığını hatırlayacaktır iftar sofrasında. Onlar için insanlık adına bir şeyler yapma sorumluluğu duyacaktır.

            *

Numune-i imtisal olması açısından eski Ramazanları anlatmak güzel tabii ki. Fakat uygulanabilir yeni şeyler ortaya koymadan sürekli eskileri tekrar edip durmanın da hiçbir faydası olmadığını da bilmemiz gerek. On bir ayın sultanı Ramazan-ı Şerif’i çocuklarımız için bir eğitim vesilesi bilelim, onların da bu mübarek ayı coşku ve neşe içerisinde geçirmelerini sağlayalım. Bu anlamda yeni, faklı, onların seviyesine, ilgi, yetenek, isteklerine uygun yeni etkinlikler, projeler geliştirelim. Çünkü çocuklar geleceğimiz, hayatımızın neşesi. Hem bu neşeyi canlı tutalım, hem de geleceğimize sahip çıkalım.

            *

Bu toprakların yetiştirdiği büyük mütefekkirlerden Yahya Kemal Beyatlı’nın çok önemli bir tespitiyle yazımızı noktalayalım. Onun ‘Aziz İstanbul’ adlı eserini bilirsiniz. Orada şöyle der: “ Biz ki, minareler ve ağaçlar arasında ezan seslerini işiterek büyüdük, o mübarek muhitten çok sonra ayrıldık, biz bir sabah namazında aynı millete tekrar dönebiliriz. Fakat ezansız ve minaresiz semtlerde doğan, Frenk terbiyesiyle yetişen Türk çocukları dönecekleri yeri hatırlamayacaklardır.”

            *

Hayatınızın her günü Ramazan-ı Şerif tadında geçsin. Selam ve dua ile…

ŞİİR FALINDAN:

Kavuştuk Ramazan’a,
Hem de büyük ihsana,
Bu ayda oruç tutmak,
Huzur verir insana”
(Bir Ramazan manisinden)

Yorumlar (0)
banner1060
17
az bulutlu
Namaz Vakti 25 Nisan 2024
İmsak
Güneş
Öğle
İkindi
Akşam
Yatsı
Puan Durumu
Takımlar O P
1. Galatasaray 33 90
2. Fenerbahçe 33 86
3. Trabzonspor 33 55
4. Beşiktaş 33 51
5. Başakşehir 33 49
6. Rizespor 33 48
7. Kasımpasa 33 46
8. Antalyaspor 33 45
9. Alanyaspor 33 45
10. Sivasspor 33 45
11. A.Demirspor 33 41
12. Samsunspor 33 39
13. Ankaragücü 33 37
14. Kayserispor 33 37
15. Konyaspor 33 36
16. Gaziantep FK 33 34
17. Hatayspor 33 33
18. Karagümrük 33 33
19. Pendikspor 33 30
20. İstanbulspor 33 16
Takımlar O P
1. Eyüpspor 31 69
2. Göztepe 31 63
3. Ahlatçı Çorum FK 31 55
4. Sakaryaspor 31 54
5. Bodrumspor 31 52
6. Kocaelispor 31 52
7. Bandırmaspor 31 47
8. Boluspor 31 47
9. Gençlerbirliği 31 47
10. Erzurumspor 31 42
11. Ümraniye 31 37
12. Manisa FK 31 36
13. Keçiörengücü 31 36
14. Şanlıurfaspor 31 34
15. Tuzlaspor 31 33
16. Adanaspor 31 32
17. Altay 31 15
18. Giresunspor 31 7
Takımlar O P
1. Arsenal 34 77
2. Liverpool 34 74
3. M.City 32 73
4. Aston Villa 34 66
5. Tottenham 32 60
6. M. United 33 53
7. Newcastle 33 50
8. West Ham United 34 48
9. Chelsea 32 47
10. Bournemouth 34 45
11. Brighton 32 44
12. Wolves 34 43
13. Fulham 34 42
14. Crystal Palace 34 39
15. Brentford 34 35
16. Everton 34 33
17. Nottingham Forest 34 26
18. Luton Town 34 25
19. Burnley 34 23
20. Sheffield United 34 16
Takımlar O P
1. Real Madrid 32 81
2. Barcelona 32 70
3. Girona 32 68
4. Atletico Madrid 32 61
5. Athletic Bilbao 32 58
6. Real Sociedad 32 51
7. Real Betis 32 48
8. Valencia 32 47
9. Villarreal 32 42
10. Getafe 32 40
11. Osasuna 32 39
12. Sevilla 32 37
13. Las Palmas 32 38
14. Deportivo Alaves 32 35
15. Rayo Vallecano 32 34
16. Mallorca 32 31
17. Celta Vigo 32 31
18. Cadiz 32 25
19. Granada 32 18
20. Almeria 32 14