23.01.2019, 06:04

BİR ÖĞRETMEN HİKAYESİ

Hepimizin bir hikâyesi var bu fani dünyada. Biz göçüp gideceğiz, arkamızdan hikâyemiz kalacak. Tabi anlatılmaya değer bir hikâye ise… Onun hikâyesi bir başkaydı. Bir dost, bir öğretmendi o. Gittiği yere izlerini bırakan bir öğretmen. “Bu çocuk seslerinin arasından ayrılıp da emekli olursam nasıl yaşarım ben?” diyordu. Hayatını çocuklara vakfeden bir öğretmenin hikâyesinden daha değerli ne olabilir ki bu dünyada?

*

Eski dostlar unutulmuyor. Seksenli yıllarda lise ve üniversiteyi beraber okuduk. Sonra doksanlı yıllarda kader her birimizi bir tarafa attı. Öğrencilik yıllarımızın kıymetini o zaman fark edebildik. Hani şair Hayali’nin dediği gibi: “Cihân-ârâ cihân içindedür ârâyı bilmezler / O mâhîler ki deryâ içredür deryayı bilmezler.”

*

Yaz tatillerinde birkaç gün de olsa bir araya gelip hasret gidermenin dışında ancak mektuplar yoluyla birbirimizle muhabbet etme imkânımız oluyordu. O, Doğu Anadolu Bölgemizin bir şehrinde yolu izi olmayan bir köyde görev yapıyordu. Görev yaptığı köy bir dağ köyüydü. Doksanlı yılların başıydı. Bir tane telefon vardı köyünde, o da muhtarın evindeydi. Oradan arıyordu bazen beni. Araya Adana girse de cızırtılı mızırtılı konuşuyorduk işte. Sesi hep hayat doluydu. Zor hayat şartlarına rağmen çocukların bir harf öğrenmesi, yüzlerindeki tebessüm ona karşılaştığı her zorluğu unutturuyordu.

*

Gönderdiği mektupların birinde şöyle yazmıştı: “ Dersten şimdi çıktım. Çocukları evlerine gönderdim. Dışarıya bir masa, bir sandalye attım. Okulun duvarına yaslandım, yüce dağları seyrediyorum uzaktan. Bir pilli radyom var yanımda. Bir de sarma tütünden cigaram. Ha, çaysız yapamam ben, bilirsin. Baharın tadını çıkarıyorum. Çayımı da su kaynar kaynamaz demleyeceğim. Dostluğumuzun hatırasına senin için de bir bardak koydum tepsiye. Olsun, sen olmasan da muhabbetin var gönlümde can dost! Özledim lan seni! Bu dağlar şahittir. Onlara çok şeyler anlattım bizim oralardan, çok şeyler…

*

Seni de tanıyorlar artık. Yaz tatili gelse de şöyle gönlümüzce muhabbet etsek. Dört duvara konuşmaktan bıktım artık. Çocuklarım, kitaplarım ve şu pilli radyom olmasa çekilmez hayat, bu dağ başlarında. Radyo dedim de, şimdi ne çalıyor biliyor musun? Hani ikimizin çok sevdiği o türkü vardı ya: “İşte gidiyorum  çeşm-i siyahım…” Onu dinliyorum şu an Mahzuni Şerif’ten.

*

Ne yapıyorsun? Sakın yazmayı bırakma! Yazdığın şiirlerinden gönder bana. Biliyor musun burada şiir yazmaya gerek yok zaten şiirin içinde yaşıyorsun. Bu çocukların bakışı şiir be dostum! Gözlerindeki masumiyet ve kalplerindeki sâfiyetle hepsi birer şiir... Gönderdiğin şiirleri okuyorum bazen sınıfta. Belki bazı kelimeleri anlamıyorlar ama şiirden anlıyorlar onu söyleyeyim. “Öğretmenim çok içten okuyorsun.” dedi geçen gün bir tanesi. Ha, bu arada söyleyeyim, birinci sınıflardan bir tanesi daha okumaya geçti bugün. Çok sevindim biliyor musun? Onun okumasına, yazmasına ben vesile oldum. Ne büyük bahtiyarlık bu, yaptığın işin kıymetini bil diyorum kendi kendime.

*   

Senle çekindiğimiz fotoğrafları, Karadeniz’i gösterdim. “Ne kadar da büyük gölmüş öğretmenim dediler.”  Bugün, Samsun’un yerini öğrettim onlara haritada. Dedim ki: “Orada da sizin gibi Ayyıldızlı Şanlı Bayrağımızın gölgesinde okuyan kardeşleriniz var. Onlar sizin kardeşleriniz. Bakın şu Türkiye haritasına, bu şehirlerin hepsinde kardeşleriniz var. Kardeşlik ne güzel şey değil mi? Kıymetini bilin kardeşliğin. Ayrı gayrı olmayın, can olun, candan olun, dost olun!”

*

Bahara erdik çok şükür ama bu yıl kış çok sert geçti buralarda, çok kar yağdı. O kadar kar yağdı ki, lojman adeta karlara gömüldü. Lojmanın çatısı çöktü karların ağırlığına dayanamayıp. Haftalardır şehre inemiyorum. Kemalettin TUĞCU kitapları aldım çocuklara; sırayla okutuyorum. Bayağı ilerlettiler okumayı. Ufak ufak da yazmaya başladılar. Senin gibi güzel şiirler yazacaklar inşallah bir gün.

*

Oralarda ne var ne yok. O ne yapıyor? Mektuplarında ondan hiç söz etmiyorsun bana? Demek ki beni hiç sormuyor artık. Eskisi gibi de yazmıyor, kesti mektupları. Ee dünyanın bir ucundaki adamı ne yapsın? O da haklı kendince. Gözden ırak olan, gönülden de ırak olur mu, ne dersin dost?

*

Neyse boş verelim bu gönül işlerini. Oralarda hayırsever zenginlere rastlarsan bu çocuklar için bot, mont, kalem, defter, kitap ayarla olur mu? Buralarda sevap kazanmak için çok vesile var. Nasıl olsa hepimiz bir gün öleceğiz. Arkamızda hayır hasenatlarımız kalsın. Sakın ihmal etme bu işi. Sonra sana gelirken otlu peynir ve karakovan balı getireceğim ona göre. Gönderdiğin kitapları postaneden aldım. Tanpınar’ın Beş Şehir’ini okuyorum önce. Diğerlerini de sıraya koydum. Nasıl olsa buralarda zaman ağır ilerliyor.

*

Sana önceki mektubumda bir öğrencimden bahsetmiştim ya, hani şu babası ağır hasta olan. Bir hafta önce öldü adamcağız. Dört çocuk ortada yetim kaldılar. Çocuğun yüreği yaralı... Gelip gelip boynuma sarılıyor. “Babam bir daha gelmeyecek öğretmenim. Ben onu çok özlüyorum!” dedikçe beraber ağlıyoruz Maşallah ile. Hayat böyle bir şey kardeşim. Acısı da var, neşesi de… O da bu acılarla olgunlaşarak büyüyecek. Onun için sevdiklerinin kıymetini bil. Uzakta olunca, kaybedince (Allah göstermesin) anlıyoruz sevdiklerimizin değerini. Can dost hoşçakal. Allah’a emanetsin. En kalbi muhabbet ve saygılarımla…”

*

Bu mektuplar üç yıl böyle devam etti. Belki yazılsa bir kitap olurdu. Hayat, ona değer kattığımız sürece anlamlı. Sadece kendimiz için yaşadığımız bir hayatın kıymeti harbiyesi yok. Onun için birlikte yaşamayı, olanı paylaşmayı, birlikte üretmeyi, birlikte başarmayı öğreneceğiz. Birlikte yazacağımız geleceğe bırakacağımız bir hikâyemiz olsun. Ama bu hikâye bizim ortak hikâyemiz olsun. Birlikte rahmet ayrılıkta azap var. Gelin hayatı birbirimiz için azap haline getirmeyelim. 

ŞİİR FALINDAN:

Her şey geçer âlemde, bir hâlde yoktur sükûn!
Bil ki değmez teessüf etmeğe dünyây-ı dûn!

(Said Paşa)

  

Yorumlar (1)
Necmettin ÖZEL 5 yıl önce
Bir solukta nefessiz okudum ne okuması adeta yaşadım öğretmenimizin köyünde okulunda sınıfındaydım ya Hikaye kitaplaşmalı yada sayın Yazar lütfen Kitaplar Romanlar Hikayeler çok çok çok yazmalı.
banner810
17
az bulutlu
Namaz Vakti 25 Nisan 2024
İmsak
Güneş
Öğle
İkindi
Akşam
Yatsı
Puan Durumu
Takımlar O P
1. Galatasaray 33 90
2. Fenerbahçe 33 86
3. Trabzonspor 33 55
4. Beşiktaş 33 51
5. Başakşehir 33 49
6. Rizespor 33 48
7. Kasımpasa 33 46
8. Antalyaspor 33 45
9. Alanyaspor 33 45
10. Sivasspor 33 45
11. A.Demirspor 33 41
12. Samsunspor 33 39
13. Ankaragücü 33 37
14. Kayserispor 33 37
15. Konyaspor 33 36
16. Gaziantep FK 33 34
17. Hatayspor 33 33
18. Karagümrük 33 33
19. Pendikspor 33 30
20. İstanbulspor 33 16
Takımlar O P
1. Eyüpspor 31 69
2. Göztepe 31 63
3. Ahlatçı Çorum FK 31 55
4. Sakaryaspor 31 54
5. Bodrumspor 31 52
6. Kocaelispor 31 52
7. Bandırmaspor 31 47
8. Boluspor 31 47
9. Gençlerbirliği 31 47
10. Erzurumspor 31 42
11. Ümraniye 31 37
12. Manisa FK 31 36
13. Keçiörengücü 31 36
14. Şanlıurfaspor 31 34
15. Tuzlaspor 31 33
16. Adanaspor 31 32
17. Altay 31 15
18. Giresunspor 31 7
Takımlar O P
1. Arsenal 34 77
2. Liverpool 34 74
3. M.City 32 73
4. Aston Villa 34 66
5. Tottenham 32 60
6. M. United 33 53
7. Newcastle 33 50
8. West Ham United 34 48
9. Chelsea 32 47
10. Bournemouth 34 45
11. Brighton 32 44
12. Wolves 34 43
13. Fulham 34 42
14. Crystal Palace 34 39
15. Brentford 34 35
16. Everton 34 33
17. Nottingham Forest 34 26
18. Luton Town 34 25
19. Burnley 34 23
20. Sheffield United 34 16
Takımlar O P
1. Real Madrid 32 81
2. Barcelona 32 70
3. Girona 32 68
4. Atletico Madrid 32 61
5. Athletic Bilbao 32 58
6. Real Sociedad 32 51
7. Real Betis 32 48
8. Valencia 32 47
9. Villarreal 32 42
10. Getafe 32 40
11. Osasuna 32 39
12. Sevilla 32 37
13. Las Palmas 32 38
14. Deportivo Alaves 32 35
15. Rayo Vallecano 32 34
16. Mallorca 32 31
17. Celta Vigo 32 31
18. Cadiz 32 25
19. Granada 32 18
20. Almeria 32 14