bafra haber | bafra ajans| bafrahaber | bafra haberleri | bafra
2018-08-16 17:39:57

KİM BEŞ YÜZ MİLYAR BİLGİ İSTER?

Fatih Tezce

16 Ağustos 2018, 17:39

Bilinen, halk arasında ünlenmiş bir yarışmadır.2011 yılından beri ülkemizde değişik kanallarda yayınlanan ve halen de yayınlanmaya devam ediyor olması ve programın bu kadar geniş çevre tarafından tanınmasında yarışmanın ilk sunucusu Kenan Işık’ın ayrı bir yeri var. Zerrin Özer’in bir şarkısında yorumladığı Veda Şiiri ile ünlenen Kenan Işık hem şiirsel hem de bilgi anlamındaki duruşuyla yarışmaya ayrı bir önem kattı. İbrahim Sadri’nin “Ben Seni Hiç Sevmedim ki” ile başlayan şiir kaseti rüzgarı Yılmaz Erdoğan, Attila İlhan, Savaş Ay, Kerem Alışık’la devam etmişti. Erkek egemen şiir dünyasına Nazım Hikmet şiirleri ile Nurseli İdiz dahi girmişti bir dönem. Şiir kasetleri ile tanışma 1982 yılında söz yazarı Ahmet Selçuk İlkan’la başlamış,1987 yılından şiir kasetleri yayınlayan Mehmet Emin Sert’in şair Ahmet Arif’in 300 bin satan şiir kasetlerine olan ilgisinden sonra serilere devam etmiş olması Ümit Yaşar, Oktay Rıfat, Rıfat Ilgaz, Özdemir Asaf gibi ünlü Türk şairlerin kendi sesleri ile okudukları şiirlerin kasetlerde beden bulmasına vesile olmuşlardı. Müşfik Kenter, Cihan Ünal gibi tiyatro üstatları, kilimlere çarpıp nakış nakış desenlenen sesleriyle bazı ünlü şairlerin şiirlerini okumuşlar... Görüldüğü gibi şiir, ekmeğimiz, peynirimiz, suyumuz güneşimiz olmuş bir dönem. Bugün de şahsi çaba, emek ve gayretlerle taşralarda çıkan Edebi dergiler sayesinde kalplerin pasını silmeye devam ediyor şiir... Öte yandan daha sonraları bu yarışmayı sunan Aşk-ı Memnu dizisinden Selçuk Yöndem ve şu anki sunucusu Murat Yıldırım’ın aynı oranda başarılı olmadığını düşünenlerdenim ben.

Galiba bizler yemek tarifi programında bile araya birkaç şiir serpiştirilmesini bekliyoruz. Belki Kenan Işık bu açıdan farklıydı. Seyirci sadece bilgiyi değil, bir şairin ne kadar düzenli, cümlelerini düzgün, ses tonunun beyefendi gibi olabileceğini şiirin gücünden aldığını hissediyordu. Bugün de benzer programlarda benzer duygular hissedebilseydik.


Şiiri adeta seyircisiyle, konuğuyla göz göze yaşayan sunucuya rağmen; değil şiiri Aşık Veysel’i duymamış yarışmacılar, bilginin sanatla şiirle de olabileceğini kanıtlayamayan örnekler görmemize sebep oldular. Mesela Harvard’da Teoloji (ilahiyat yani-böyle dil kullanınca elitist ve modernist oluyoruz!-) eğitimi almış, seyircinin ve sunucunun karşısında bacak bacak üzerine atıp gevşemiş,“bak benim oyumla bunların oyu bir değil” şımarıklığındaki Üniversite hocası, ilkokul öğrencilerinin sınıfta nasıl çiçek olacağının belirtisi olan ”elleri bağlamayı” bilemedi. Bir de üstüne pişkinlik gösterip böyle bir ritüel duymadığını iddia ederek dilimizdeki karşılığı “sembol” olan başka bir kelime kullanarak sesle sözle sanatla inatlaşmaya devam etti. Liseden yeni mezun olmuş başka bir yarışmacı Çin Seddi sorusunu, seyirciye sorma ve telefon jokeri kullanarak doğru cevaplayabildi(!)


Öte yandan köyde süt sağarak geçinen ilkokul mezunu yarışmacılar, Lise eğitimi almamış fakat tırnağı ile bir yerlere gelmiş kitap okuyucuları, çeşitli sebeplerle üniversite eğitimimi yarıda bırakan; halkın içinden gelen öykü, roman, şiir okuyucusu yarışmacıların yardım almadan belirli bir soruya gelmesini sanatın ve kültürün okuyucusuna olan duasına bağlarım ben.


Sınıf geçmemenin
mucize olduğu bu yaşam biçiminde Bering Boğazı’nı öğrenmeden mezun olan öğrenciler var. Öte yandan da ne kadar master doktora yaparsanız yapın köyünüze, halkınıza, değerlerine uzaksanız, kaşenizde “Dr.” bile yazsa toplumun ortasında böyle yalnız kalırsınız, cehaletin “sembolü” olursunuz.


Murat Yıldırım programa şöyle başlamalı:


“-Kim beş yüz milyar bilgi ister?”

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.