banner1047

banner1046

03.10.2018, 13:49

AKİF'İ ANLAMAK

Ne zaman bir Mehmet Akif ERSOY fotoğrafı görsem, Necip Fazıl üstadın şu mısraları aklıma gelir:  “O yüz, her hattı tevhid kaleminden bir satır; / O yüz ki, göz değince Allah’ı hatırlatır...” Milli Şairimiz Mehmet Akif Ersoy dürüstlük, cesaret, vefa, özveri, vatanperverlik, milli ve manevi değerlere sıkı sıkıya bağlılık noktasında yaşadığı devirde olduğu gibi bugün de aydınlarımızın önünde apaçık bir numune-i imtisaldir.
.

Akif’in kişiliğini ortaya koyması açısından bizzat Akif’le beraber yaşamış ve onunla görüşmüş olan kişilerden nakledilen üç önemli hatırayı paylaşmak istiyorum sizlerle. Bu üç hatıradan ilki, tarihçi Mithat Cemal KUNTAY, ikincisi ilk Mecliste zabıt kâtipliği yapmış olan Mahir İZ diğeri de Mehmet Fatin GÖKMEN’e aittir.  Belki farklı yerlerde okumuş olabilirsiniz ama tekrar tekrar okuyup üzerinde düşünmekte, fert olarak durumumuzu gözden geçirmekte fayda var. Ettekrarü ahsen…

.

İlk hatıra Mithat Cemal KUNTAY’dan: “Baytar mektebindeyken, sınıf arkadaşı Hasan Efendi ile Akif o kadar dosttu ki, birbirlerine söz veriyorlardı, ileride çoluk çocuk sahibi olurlarsa, ölenin çocuklarına kalan bakacaktı. Bunu bana anlattığı sıralarda Akif,  genç ve Hasan Efendi yaşlı olmakla beraber dinçti. Baytar mektebindeki bu fazilet mukavelesinin tatbikine çok vakit vardı. İçimden güldüm. Kendi kendime düşünüyordum: “Mektepteyken insanlar umumen seciye kahramanıdırlar fakat yaş ilerleyip de insan hayata karışınca…” Akif: “Ne düşünüyorsun?” dedi. Ben de: “Hiç.” dedim.

.

Aradan seneler geçti. Meşrutiyette Baytar Müdürü Umumisi Abdullah’ı Ziraat Nazırı, derecesini indirerek başka yere kaldırdı. Akif onun muaviniydi; öfkeleniyordu: “Abdullah Bey, Mon Pelye’de ziraat okumuştu. Ona karşı bu haksızlık reva mıydı?” Bu öfke o kadar şiddetliydi ki, anlıyordum, kendine ait olmayan bu haksızlıktan Akif kendi aleyhine bir netice çıkaracaktı. Nasıl ki, ertesi gün Ziraat Nezareti’ndeki memuriyetinden istifa etti.

.

Beylerbeyi’ndeki evinde kendi yağı ile kavruluyordu. O sırada ona, her cuma sabahtan gidiyordum. Kitap okuyorduk. Sabahtan gittiğim için de öğle yemeklerine ondaydım. İstifadan sonra mazeretler bularak yemeklerden sonra gitmeye başladım. Evin ıstırabı o derece belliydi.

.

Bir Cuma, Akif’in evinde sekiz çocuk buldum. Teker teker çok sevimli olan çocuklar, bir araya gelince ne manzara alırlar malumdur. Evde sekiz kişilik bir kıyamet kopuyordu. Akif’in beş çocuğuna katılan bu üç çocuğun komşudan gelmiş ufak misafirler olduğunu zannettim. Ve ertesi Cuma bu çocuk gürültüsüyle artık karşılaşmam sandım. Fakat her cuma sekiz çocukla sofada aynı kıyamet kopuyordu. Akif de buna katlanıyordu. Bu üç çocuğun gelişi, Akif’in çocuklarına da fazla hürriyet vermişti. Bir cuma, sofada çocuklardan birinin yanağını hıncımdan çimdikler gibi sıkarak Akif’e sordum: “Kim bu yavrular?” Akif cevap vermedi. Odaya girince, bu üç ıstırabını, bu misafir çocuklarını Akif’le takılarak tebrik ettim. Akif’in yüzü değişti: “Misafir çocukları değil, benim çocuklarım!” dedi. Üç beş hafta üç çocuğu nasıl olurdu. “Hasan Efendi öldü de…” dedi ve bu çocuklar kim evvel ölürse hayatta olanın bakacağı çocuklardı, rahmetli Hasan Efendi’nin çocukları. Fakat Akif bu çocuklardan daha güzeldi. Mektepte verdiği sözü hala unutmayan bir çocuk. (İstiklâl Marşımız Ve Mehmet Akif Ersoy, İsa Kocakaplan, Bayrak dağıtım, 1.Baskı, sayfa 68-69-70)”

.

İkinci hatıra ise Mahir İZ hocadan:  “Yeni kurulan devlet için bir milli marş yazılması hususunda Büyük Millet Meclisi’nin altı ay müddet vererek açtığı ‘İstiklâl Marşı Müsabakasına muhtelif şairlerin gönderdiği tam yedi yüz yirmi dört şiir gelmişti. Bunlar Maarif Vekâlet’inde teşkil edilen bir komisyonda incelenmiş ve içlerinden altı tanesi seçilerek meclis matbaasında bastırılıp mebuslara dağıtılmıştı. Maarif Vekili bulunan Hamdullah Suphi Bey, müsabakaya ‘nakdi mükâfat vaad edilmiş olması yüzünden’ iştirak etmemiş olan şair Mehmet Akif Bey’e müracaat ederek yazmasını istemişti. Bunun üzerine Mehmet Akif Bey, “Ben mebusum müsabakaya iştirak etmem, ayrıca yazarım.”diyerek teklifi kabul edip, ikamet etmekte olduğu Tâceddin Dergâhı’nda, ‘Kahraman Ordumuza’ ithaf ettiği İstiklâl Marşı şiirini yazdı.

.

İstiklâl Marşı sadece bir şiir değil, ruhları coşturan bir hamaset ve belagat abidesi idi. Meclis’te Maarif Vekili Hamdullah Suphi Bey tarafından okunduğu zaman heyecan ve tezahürat son haddini bulmuştu; her mısraı, her kıtası sürekli alkışlarla karşılandı. Nihayet 12 Mart 1337 (1921) günü mecliste verilen takrirler reye konup ‘İstiklâl Marşı’ olarak kabul edildi ve müteakiben bütün mebuslar ayağa kalkarak Maarif vekilinin tekrar okuduğu İstiklâl Marşı’nı ayakta dinlediler.

.

Marşın kabulünden sonra Meclis Muhasebecisi Necmeddin Bey kanunen müsabakayı kazanana verilecek olan beş yüz lira nakdi mükâfatı getirdi ise de Âkif Bey: “Ben müsabakaya girmedim; bu para bana ait değildir.” diye reddetti. Fakat muhasebecinin, “Kanun metninde mükâfatın kazanana verileceği yazılıdır. Sizin marşınız kabul edilmiştir; bu para sizindir, Meclis kasasında kalamaz. Siz usulen tesellüm edin (teslim alın), sonra istediğinizi yaparsınız” diye ısrar etmesi üzerine Âkif Bey, parayı alıp Sarıkışla Hastanesi’ndeki yaralı gazilere hibe etmiştir.

.

Seneler sonra bir gün, Saraçhanebaşı’ndaki evinde kendisini ziyaret ettiğim. Akif Bey’in çok samimi ahbabı olan Erzurum Mebusu Gözübüyükzâde Ziya Bey, bu mesele açıldığı zaman bana şu hatırasını anlattı: “Şair Akif Bey’e: “Yahu sen bu parayı neden almadın? Sırtında palton yok. Üstelik bana da iki yüz elli lira borcun var. Alıp da bari borcunu verseydin.” dediğim zaman, merhum sert bir eda ile: “Borç başka bu iş başka!” diye bana mukabelede bulundu. Hâlbuki ben Akif Bey’in karakterini iyi bildiğim halde, sırf bir latife olsun diye mahsus böyle söylemiştim”. (Yılların izi, Mahir İz, Kitabevi Yayınları 2.Baskı, sayfa 128-129)

.

Akif’i evine oturmaya davet eden yakın dostlarından Mehmet Fatin GÖKMEN ile ilgili hatırayı da Beşir AYVAZOĞLU’nun 28.12.2017 tarihli köşe yazısından okuyalım: “Ben Vaniköyü’nde oturuyordum, kendisi de Beylerbeyi’nde. Bir gün öğle yemeğini bende yemeyi kararlaştırmıştık. Öğleden bir saat evvel bana gelecekti. O gün öyle boralı, yağmurlu bir gün oldu ki, her taraf sel kesildi. Merhum yürümeyi severdi. Havanın bu hâlinde karadan gelemeyeceğini tabii gördüm. Beklediğim vapurdan çıkmadı. Diğer vapur bir buçuk saat sonra gelecekti. Yakın komşulardan birine gittim. Vapur gelmeden döneceğimi de hizmetçiye söyledim. Yağmur devam ediyordu. Vaktinde evime döndüm, bir de ne işiteyim, bu arada sırılsıklam bir hâlde gelmiş, beni evde bulamayınca hizmetçi ne kadar ısrar ettiyse de durmamış, ‘Selâm söyle!’ demiş, o yağmurda dönmüş gitmiş. Ertesi gün kendisini gördüm. Vaziyeti anlatarak özür dilemek istedim. Dinlemedi, “Bir söz ya ölüm veya ona yakın bir felâketle yerine getirilmezse mazur görülebilir!” dedi. Benimle tam altı ay dargın kaldı.”

.

Milletine sevdalı, milletinin derdini dert edinmiş bir güzel insan, samimi Müslüman Akif’ten daha öğreneceğimiz çok şeyler var. “Namuslu bir münevver nasıl olur?” sorusunun cevabı onda ayan beyan gözükmektedir. Çünkü o ilmin ve fikrin haysiyetini, şiirin gerçek misyonunu ayaklar altına düşürmeden, namuslu bir münevver olarak yaşamıştır. Sözde değil özde münevverdir o.

.

Edebiyat tarihimiz konusunda kıymetli çalışmalara imza atan Nihat Sami BANARLI’nın Mehmet Akif Ersoy hakkındaki şu değerlendirmesiyle, mekânı cennet olsun diyerek yazımızı noktalayalım:  O, evliyalar kadar temiz ve lekesizdir. Şecaati, din, vatan, namus gayreti, cömertliği, doğruluğu, ahde vefası ve daha nice üstün vasıflarıyla bizlere örnek bir şahsiyettir.”

.

ŞİİR FALINDAN:

Hayır, hayal ile yoktur benim alışverişim,

İnan ki, her ne demişsem görüp de söylemişim.

Şudur cihanda benim en beğendiğim meslek:

Sözün odun gibi olsun, hakikat olsun tek!

(Mehmet Akif ERSOY)

Yorumlar (0)
banner1052
banner1068
17
az bulutlu
banner1060
Namaz Vakti 28 Mart 2024
İmsak
Güneş
Öğle
İkindi
Akşam
Yatsı
Puan Durumu
Takımlar O P
1. Galatasaray 30 81
2. Fenerbahçe 30 79
3. Trabzonspor 30 49
4. Beşiktaş 30 46
5. Kasımpasa 30 43
6. Başakşehir 30 42
7. Rizespor 30 42
8. Antalyaspor 30 41
9. A.Demirspor 30 39
10. Alanyaspor 30 39
11. Sivasspor 30 38
12. Samsunspor 30 36
13. Kayserispor 30 36
14. Ankaragücü 30 33
15. Hatayspor 30 33
16. Konyaspor 30 33
17. Gaziantep FK 30 31
18. Karagümrük 30 30
19. Pendikspor 30 29
20. İstanbulspor 30 13
Takımlar O P
1. Eyüpspor 27 64
2. Göztepe 27 56
3. Sakaryaspor 27 47
4. Ahlatçı Çorum FK 27 45
5. Kocaelispor 27 45
6. Bodrumspor 27 44
7. Boluspor 27 43
8. Bandırmaspor 27 41
9. Gençlerbirliği 27 40
10. Erzurumspor 27 37
11. Ümraniye 27 33
12. Keçiörengücü 27 32
13. Manisa FK 27 31
14. Şanlıurfaspor 27 27
15. Tuzlaspor 27 27
16. Adanaspor 27 27
17. Altay 27 15
18. Giresunspor 27 7
Takımlar O P
1. Arsenal 28 64
2. Liverpool 28 64
3. M.City 28 63
4. Aston Villa 29 56
5. Tottenham 28 53
6. M. United 28 47
7. West Ham United 29 44
8. Brighton 28 42
9. Wolves 28 41
10. Newcastle 28 40
11. Chelsea 27 39
12. Fulham 29 38
13. Bournemouth 28 35
14. Crystal Palace 28 29
15. Brentford 29 26
16. Everton 28 25
17. Luton Town 29 22
18. Nottingham Forest 29 21
19. Burnley 29 17
20. Sheffield United 28 14
Takımlar O P
1. Real Madrid 29 72
2. Barcelona 29 64
3. Girona 29 62
4. Athletic Bilbao 29 56
5. Atletico Madrid 29 55
6. Real Sociedad 29 46
7. Real Betis 29 42
8. Valencia 28 40
9. Villarreal 29 38
10. Getafe 29 38
11. Las Palmas 29 37
12. Osasuna 29 36
13. Deportivo Alaves 29 32
14. Mallorca 29 30
15. Rayo Vallecano 29 29
16. Sevilla 29 28
17. Celta Vigo 29 27
18. Cadiz 29 22
19. Granada 28 14
20. Almeria 29 13